Hastalıklar ve Tedaviler

Sanrısal (Paranoid) Bozukluk Nedir? Sanrısal Bozukluk Belirtileri ve Tedavisi

Sanrısal bozukluk çoğu hastada orta ve genç erişkinlik dönemlerinde (40 yaşlarında) ortaya çıkar.

Sanrısal bozukluk (paranoid bozukluk), ısrarlı ve sürekli bir ya da birden fazla sayıda sanrının varlığı, bu durumun temel belirtisidir. Kişinin varsanıları olsa da belirgin değildir. İlk kez 1863’de Kahlbaum tarafından tanımlanmıştır. 1890’larda ise Freud, paranoyada yadsıma ve yansıtma düzeneklerinin işlediğini öne sürmüştür. Sanrısal bozukluk terimi 1987’de DSM-3-R ile psikiyatri literatüründe yerini almış, bundan dolayı da” paranoid” terimi geride bırakılmıştır.

SANRISAL (PARANOİD) BOZUKLUK NEDENLERİ

Diğer birçok psikiyatrik bozuklukta olduğu gibi, sanrılı bozukluğun da nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak araştırmacılar, çeşitli genetik, biyolojik, çevresel veya psikolojik faktörlerin rolünün olduğunu savunmaktadırlar.

Hastalığın başlangıcında tanımlanabilir psikososyal stres etkenleri (örn. yakın zamanda göç, aile içi çatışmalar, sosyal izolasyon gibi) olabilmektedir. Duyusal bozukluklar (işitme bozuklukları)’da sanrısal bozukluk açısından bir başka risk faktörüdür.

SANRISAL (PARANOİD) BOZUKLUK TİPLERİ ve BELİRTİLERİ

Sanrısal bozukluk çoğu hastada orta ve genç erişkinlik dönemlerinde (40 yaşlarında) ortaya çıkar. Sanrısal bozukluğun perseküsyon, grandiyöz, kıskançlık, somatik, erotomantik, karma ve belirlenmemiş tipler olmak üzere birden çok tipi vardır.

Perseküsyon (kötülük görme) tip sanrısal bozukluk: Bu tip sanrıları olan kişiler takip edildikleri, tehdit edildikleri, izlendikleri, kontrol edilmeye çalışıldıkları, haklarında birilerinin dedikodu yaptığına dair bir takım sanrısal düşüncelere sahiptirler. Bu kişilerde var olan klinik tablo, başka insanların kendilerini zehirlemeye ve hatta öldürmeye yönelik girişimlerinin olacağına dair daha ciddi sanrılar olabilir. Perseküsyon tipi sanrılar, bu kişilerin sürekli tetikte ve kontrolcü olmalarına neden olur.

Grandiyöz (büyüklük) tip sanrısal bozukluk: Bu tip sanrısal bozukluğu olan bireyler, diğer insanlardan farklı, üstün, güçlü, güzel ya da zeki olduklarına yönelik sanrısal düşüncelere sahiptir, ancak onların yaşamlarına bakıldığında bu sanrısal düşüncelerinin şiddetini açıklayabilecek düzeyde bir başarı hikayesi veya özel bir yetenekleri bulunmamaktadır. Mantık üzerinden bakıldığında sanrısal düşüncenin temeli ya da kanıtı olmasa da bu kişiler var olan sanrısal inançlarına oldukça bağlıdırlar ve kendi bakış açılarına göre inandıkları sanrısal düşüncelerini gerçek hale getirmeye çalışırlar. Grandiyöz tip sanrılar, genellikle ideolojik, tarihsel veya profesyonel yaşamdaki önem kazanan başarı öyküleri ile karakterize olsa da, bazı durumlarda dini nitelik (örn. kişinin kendini peygamber veya tanrı sanması gibi) kazanabilmektedir.

Kıskançlık (aldatılma) tip sanrısal bozukluk: Net ve ele gelir bir kanıt olmamasına rağmen eşlerinin (sevgili ya da hayat arkadaşı) kendilerini ihanet etmelerinden şüphe duyma ile karakterize bir sanrı tipidir. Her ne kadar eşlerinin onlara ihanet etmediğini ve buna yönelik kanıtlar gösterilse de, onlar bu gerçeğe karşı duyarsızdır ve ısrarla eşlerinin kendilerini aldattıklarına yönelik sanrısal düşüncelerini devam ettirirler. Bu bireylerdeki sanrılar ilaç veya madde kullanımı ya da başka bir fizyolojik durum ile açıklanamamaktadır.

Erotomanik (aşk-şehvet) tip sanrısal bozukluk: Erotomanide kişi genellikle başka birinin kendisine aşık olduğuna sanrısal düzeyde inanır. Bu hastalar mesleki işlevsellik bakımından başarısızlığın yanında yalnız, sosyal olarak kendini kısıtlamış, bağımlı ve cinsellik olarak inhibe durumdadır. Taciz fenomeni de bazen erotomani ile ilişkilidir.

Somatik (bedensel) tip sanrısal bozukluk: Somatik tip sanrısal bozukluk eski literatürde “monosemptomatik  hipokondriazis” olarak adlandırılmıştır. Diğer alt tip sanrısal bozukluklarda da olduğu gibi bu durumda da hastanın algılaması belirlidir, belirtiler ve bulgular sanrılı bozukluk dışındaki altta yatan fiziksel bir hastalık veya ruhsal bir bozukluktan kaynaklanmamaktadır. Somatik tip sanrısal bozuklukta belirtiler dereceli ve ani başlar. Çoğu hastada sanrıların şiddeti dalgalanabilmektedir. Somatik sanrısal bozukluk için de üç alt tip önerilmiştir. Bu alt tipler; yüksek kaygı ve aşırı tetikte olma durumuyla karakterize tip, kişinin derisinin üzerinde ya da içinde böcekler olduğunu düşündüğü “sanrısal parazitoz” tip, diğer alt tip ise, kişinin vücudundan ya da ağzından kötü kokular yayıldığına yönelik sanrıları içeren tiptir (olfaktor referans sendromu).

Karma (mikst) tip sanrısal bozukluk: Üstte bahsi geçen tiplerin birden fazlasının aynı anda görüldüğü tiptir.

Belirlenmemiş tip sanrısal bozukluk: Sanrıların türü kesin ve net bir şekilde tespit edilemediğinde, bu belirlenmemiş tip sanrısal bozukluk olarak kabul edilir.

SANRISAL (PARANOİD) BOZUKLUK TEŞHİSİ

Sanrısal bozukluk tanı ölçütleri

  • A. En az bir ay devamlılık gösteren veya daha uzun süren gerçek yaşamda görülebilecek türden sanrıların (izlenme, aldatılma, hasta olduğuna inanma gibi) varlığı.
  • B. Hastadaki bulguların şizofreni A ölçütlerini karşılamaması.
  • C. Sanrıların etkisinin ve uzantılarının dışında işlevselliğin belirgin bir şekilde bozulmamış olması ve davranışlarda tuhaflık bulunmaması.
  • D. Hastalığın bir maddenin etkisi ya da başka sağlık sorunları ile ilişkili olmaması.
  • E. Sanrıyla birlikte duygudurum epizodları da ortaya çıkmışsa, bunların toplam süresinin sanrısal dönemlerin süresine göre daha kısa olması.

Ayırıcı tanıda şizofreni, psikoz özelliklerini gösteren depresyon, bipolar bozukluk gibi psikiyatrik bozuklukların dışlanması ve demans, enfeksiyonlar, metabolik bozukluklar ve endokrin bozuklukların da dışlanması doğru tanıyı ulaşmak için oldukça önemlidir.

SANRISAL (PARANOİD) BOZUKLUK TEDAVİSİ

Sanrısal bozuklukta tedavinin temelini antipsikotik ilaçlar ve psikoterapi tedavileri oluşturur. Hastaların çoğu ayakta tedavi edilir, ancak bazı durumlarda başkalarına zarar verme riski söz konusu ise hastaneye yatırılarak tedavi gerekebilir. Hastalar genellikle şüpheci olduklarından, grup psikoterapisi yerine bireye özgü psikoterapi uygulaması önerilir.

Uzun süreli izlem sonucunda hastaların %50’sinde iyileşme, %20’sinde belirtilerde azalma, %30’unda ise bir değişiklik olmadığı bildirilmiştir.

Benzer Yazılarımız

  1. Capgras sendromu nedir, neden olur
  2. Paranoid kişilik bozukluğu nedir, neden olur
  3. Mental hastalık ne demek
  4. Psikoterapi nedir
  5. Psikodrama nedir, neden olur

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Popüler Konular

Üste Git