Okul ve bulaşıcı hastalıklar
Okullarda ve kreşlerde çocuklar sürekli birbirleriyle yakın temas halinde olduklarından, bulaşıcı hastalıkların yayılması da kolaylaşmaktadır. Çocuklar okula başlamadan önce anne babalarının kontrolü altında oldukları ve onların kontrolü altında beslendikleri için daha seyrek bulaşıcı hastalıkla karşılaşırlar, ancak okula başlandıktan sonra bulaşıcı hastalık riski de artmaktadır.
Bulaşıcı hastalık etkenleri
Bakteriler: Normal mikroskopla görülebilen, çoğunlukla antibiyotik ilaçlarla tedavi edilen, virüslere göre daha büyük olan canlılardır.
Virüsler: Normal mikroskopla görülmeyen, antibiyotik grubundan ilaçlarla tedavi edilemeyen, sadece canlı ortamlarda üreyebilen ve diğer mikroplardan daha küçük olan canlılardır.
Parazitler: Mikrop kadar küçük tek hücreli canlılar olabildikleri gibi (sıtma etkeni), bağırsak solucanı, kıl kurdu ve tenya (abdestbozan) gibi gözle de görülebilen canlılardır.
Okullarda hastalıkların bulaşma yolları
Kalabalık ortamlar, havalandırmanın az olduğu, hijyenik şartların tam olarak sağlanamadığı mekanlar (okullar, kreşler, servis araçları, otobüsler gibi) bulaşıcı hastalıklara zemin hazırlamaktadır. Birçok hastalık ağız yoluyla, solunum yoluyla, temas yoluyla (cinsel, deri teması) ve hayvanlar aracılığıyla bulaşmaktadır. Okulda çocuklar birçok başka çocuk ile yakın temas halindedir. Bulaşıcı bir hastalık taşıyan çocuktan diğer çocuklara hastalığın yayılma olasılığı yüksektir.
Bulaşıcı hastalıklarda görülen genel belirtiler
Bulaşıcı hastalıklarda belirtiler hastalığın türüne ve şiddetine göre değişmekle birlikte genel olarak görülebilen belirtilere değinecek olursak; ateş, baş ağrısı, halsizlik, yorgunluk, bulantı, kusma, deri döküntüsü, genel vücut ağrısı, iştahsızlık, idrar yaparken yanma hissi, öksürük, balgam çıkarma, cinsel organlarda akıntı, burun akıntısı, boğaz ağrısı, üşüme, titreme, sarılık, nabız sayısında artma, koltuk altı ve kasık bölgesi lenf bezlerinde büyüme, karaciğer-dalak büyümesi, solunum sayısının artması, ense sertliği ve benzeri belirtiler görülür.
Okullarda bulaşıcı hastalıkların yayılması nasıl önlenir?
Bulaşıcı bir hastalığı olan çocuğun diğer çocuklara bu hastalığı bulaştırmaması için, çocuğun hasta olduğu anlaşıldıktan sonra çocuk okula gönderilmemelidir. Ayrıca diğer çocuklarda da gerekli önlemlerin alınması bakımından hasta çocuğun ailesi, okul idaresine durumdan haberdar etmelidir. Bu tür bir durumda çocuğunuzdaki hastalığın süresi, kaç gün istirahat etmesi gerektiği ve bulaşıcı olup olmadığı hakkında doktorunuzdan bilgi alınız ve buna göre gerekmiyorsa çocuğunuzu evde tutmayınız, çünkü uzun süre okuldan uzak kalması çocuğun (özellikle okulu sevmeyen çocuklarda) okuldan soğumasına neden olabilir.
Okullarda bulaşan hastalıkların başında gribal enfeksiyonlar, soğuk algınlığı, hepatit A ve parazit hastalıkları gelmektedir. Okullarda bulaşan bu hastalıkların bazıları aşı ile önlenebilir. Fakat bazılarından korunmak için de gerekli hijyen kurallarının sağlanması ve çocuklara hijyen kurallarının öğretilmesi son derece önemlidir.
Bulaşıcı hastalıklardan genel korunma yolları
- Çocuğun eksik aşısı kalmamalıdır.
- El temizliğine dikkat edilmeli ve çocuklara el temizliğinin önemi anlatılmalıdır (eller yemeklerden önce ve sonra, tuvaletten önce ve sonra, dışarıdan eve gelince sabun ve bol suyla 15-30 saniye yıkanmalıdır).
- Yenilen yiyeceklerin (örn. çiğ meyve ve sebzeler gibi) yiyeceklerin akan su altında iyi yıkanması çocuklara da öğretilmelidir.
- Hasta çocuk okula gönderilmemelidir.
- Sınıfların iyi havalandırılması ihmal edilmemeli, havalandırması iyi olmayan yerlerden mümkün olduğunca kaçınılmalıdır.
- Kalem, kitap, bilgisayar ve bardak gibi özel eşyalar ortak kullanılmamalıdır.
- Öksürürken, aksırırken ağız mendil ile kapatılmalı ve mendiller tek kullanımlık olmalıdır.
- Yerlere tükürülmemelidir.
- İçme ve kullanma suyu şebeke suyundan ya da içme suyu paketlenmiş şişe sulardan karşılanmalı, şüpheli durumlarda kullanılan su kaynatılmalıdır.
- Gıdalar uzun saklamadan mümkün olduğunca taze tüketilmelidir.
- Et ve yumurtalar iyi pişirilmelidir.
- Pastörize süt ve süt ürünleri tüketilmeli ya da çiğ süt kaymak tuttuktan sonra 5-7 dakika karıştırarak kaynatılmalı ve hızlı soğutularak tüketilmelidir.
- Paketlenmiş güvenli peynirler tüketilmeli ya da peynir tuzlu suda en az 3 ay salamura olduktan sonra tüketilmelidir.
- Yeterli miktarda meyve, sebze, baklagiller ve su tüketilmelidir.
- Düzenli uyumaya dikkat edilmelidir.
Okullarda bulaşan hastalıklar nelerdir?
- Soğuk algınlığı
- Grip
- Anjin
- Farenjit
- Kabakulak
- Boğmaca
- Difteri
- Kızamık
- Kızamıkçık
- Kızıl
- Suçiçeği
- Hepatit A
- Menenjit
- Enteritler
- Paraziter hastalıklar
- Cilt enfeksiyonları
- Uyuz
- Bit
Soğuk algınlığı/üst solunum yolu enfeksiyonu nedir?
Soğuk algınlığı nedir? Kreşe giden ya da okula giden çocuklarda henüz okul yaşamına başlamamış çocuklara oranla daha sık soğuk algınlığına veya üst solunum yolu enfeksiyonuna yakalanma riski vardır. Çünkü soğuk algınlığı aynı ortamda yakın temas halinde olan çocuklar arasında daha kolay yayılır.
Soğuk algınlığı nasıl bulaşır? Bu hastalığa yakalananların çoğu kendi kendine iyileşir, kötü seyir göstermez. Soğuk algınlığına virüsler neden olur. Virüs insandan insana öksürük veya aksırık yoluyla direkt olarak geçer. Fakat virüs indirekt (dolaylı) olarak da yayılabilir. Virüsle enfekte çocuk veya erişkin aksırma, öksürme ya da burnuna dokunma ile virüsü ellerine bulaştırır ve virüs bulaşmış elleriyle başkasının ellerini dokunur ve o kişi elleriyle ağzına, burnuna dokunduğunda enfeksiyon boğaz gibi pek çok yerde çoğalmaya başlar ve böylece soğuk algınlığı bulaşmış olur. Bu virüsün bulaşması tekrarlar ve pek çok çocuk ya da erişkinde hastalığa neden olur.
Soğuk algınlığı belirtileri: Burun akıntısı (önce şeffaf daha sonra renkli ve koyu kıvamda), aksırık, hafif ateş (38.3-38.9 derecelerde, özellikle akşamları), iştahsızlık, boğaz ağrısı, yutma güçlüğü, öksürük, huzursuzluk, tükürük bezlerinde hafif şişme gibi belirtiler görülür. Çocukta soğuk algınlığına bağlı bir komplikasyon gelişmezse şikayetler 7-10 gün sonra azalarak kendiliğinden geçer. Bazı belirtileri çocuğunuzda fark ederseniz mutlaka doktorunuza başvurmanız gerekir. Örneğin sesli solunum veya zorlu solunum, dudak veya tırnaklarda morarma gibi.
Soğuk algınlığı komplikasyonları: Soğuk algınlığından sonra hızlıca zatürre, broşiolit, krup gibi komplikasyonlar gelişebilir. Bazı belirtileri çocuğunuzda fark ederseniz mutlaka doktorunuza başvurmanız gerekir. Örneğin sesli solunum veya zorlu solunum, dudak veya tırnaklarda morarma, burun akıntısının 10-14 günden daha fazla devam etmesi, öksürüğün bir hafta boyunca kesilmemesi, kulak ağrısının olması, ateşin 38.9 derece olması, uykuya eğilim veya huzursuzluk gibi belirtiler, komplikasyon geliştiğine işaret edebilir.
Soğuk algınlığı tedavisi: Soğuk algınlığı olan üç aylıktan daha büyük çocuklarda ciddi bir durum olmadığı sürece doktora gitmeye gerek duyulmaz, ancak soğuk algınlığı ve grip belirtilerini aile ayırt edemeyeceği için doktora danışmak ya da aile hekimine başvurmak önemlidir, özellikle üç aylıktan daha küçük bebeklerde hastalığın belirtileri yanıltabileceği için hastalığın belirtileri başlar başlamaz doktora haber verilmelidir. Soğuk algınlığının tedavisi yoktur. Antibiyotikler bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde kullanılır, fakat virüslerde etkili değildir. Bu nedenle çocuğun rahatlamasını sağlamak, yeterli sıvı vermek, çocuğun istirahat etmesi gibi destekler genellikle yeterlidir. Burun tıkanıklığı olan bebeklerin ve çocukların beslenme işleminden önce lastik bir pompa ile burunu temizlenebilir. Çocuğun burnundaki sekresyonlar çok yoğunsa doktorunuz burun damlası verebilir. Çocuğun odasında nemlendirme makineleri kullanılabilir.
Soğuk algınlığı nasıl önlenir? Özellikle üç aylıktan küçük bebeklerde soğuk algınlığına karşı alınabilecek en iyi önlem, bu hastalığa yakalanan bireylerden ya da diğer çocuklardan bebeğin uzak tutulmasıdır (bilhassa kış aylarında). Çünkü soğuk algınlığına neden olan virüsler bu kış ayalarında çevrede daha yaygındır. Erişkinlerde ve daha büyük çocuklarda hafif hastalığa neden olan bu virüsler, küçük çocuklarda ve bebeklerde daha ciddi hastalıklara neden olabilirler.
Grip/İnfluenza nedir?
Grip /influenza nedir? Grip herhangi bir solunum yolu virüsünden kaynaklanan bir hastalıktır. Üç çeşit grip/influenza virüsü vardır, bunlar; tip A, B ve C’dir. Salgın yapan influenza virüsü çoğunlukla tip A ve B’dir. Bu virüslerin her birinin alt grubu ve farklı çeşitleri vardır, bu nedenle de her yıl grip salgınlarına sebep olan virüsler birbirinden az da olsa farklılık gösterirler. Bu değişiklik söz konusu olduğundan ciddi ya da komplike influenza enfeksiyonu için özellikle risk altında olanların her yıl grip aşısı olması önerilir.
Grip/influenza nasıl bulaşır? Grip mevsimi Ekim ayı başından Mart ayına kadar devam etmektedir ama salgınlar genelde kış aylarında görülür. Virüs insandan insana bulaştığı için enfeksiyon toplum içinde hızlı yayılım gösterir. Enfeksiyon öksürük ve hapşırma sonucu havaya yayılır ve öksüren, hapşıran bireyin veya çocuğun etrafındaki diğer bireyler, çocuklar bu enfeksiyon yayılan havayı soluyarak içlerine çekebilirler. Virüs ayrıca enfekte oyuncak veya eşyaları dokunma ile de eller yıkanmadan ağız ya da buruna götürüldüğünde de bulaşabilir. Özellikle kış aylarında salgınlar olduğundan, bulaşıcılık kreşe ve okula giden çocuklarda daha belirgindir. Grip virüsü genellikle hastalığın başladığı ilk birkaç gün içinde bulaşır.
Grip/influenza belirtileri: Ani başlayan ateş (38.3 derece veya üzeri), ateşe eşlik eden titreme, aşırı halsizlik ve yorgunluk, kas ağrıları, kuru öksürük, bu yakınmalardan birkaç gün sonra boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı ve dolgunluğu, devam eden öksürük gibi belirtiler, grip/influenza hastalığında görülebilen belirtiler arasındadır. Grip bir hafta veya daha uzun sürebilir. Grip olan daha büyük çocuklar ve yetişkinler ise kendilerini çok hasta ve halsiz hissederler, ağrıları olur.
Grip/influenza komplikasyonları: Sağlıklı bebekler, çocuklar ve yetişkinler birkaç gün içinde gribin üstesinden gelebilirler. Fakat çocuklarda kulak ağrısı olabilir; böyle bu durum olduğunda çocuk kulağını tutarak ağlayabilir, uyumakta güçlük çekebilir, yemek yerken ağlayabilir ya da öksürüğü ve ateşi devam eden çocuklarda Reye sendromu da gelişebilir. Nadir de olsa grip geçiren çocuklarda Reye sendromu gibi bir komplikasyon riski vardır. Reye sendromunun gelişmesi ile aspirin kullanımı arasında anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiş ve enfeksiyon geçiren çocuklarda aspirin kullanımı kesildikten sonra bu sendromun görülme sıklığı azalmıştır.
Grip/influenza tedavisi: Eğer çocuk ateşten dolayı rahatsız ise, doktorunuz çocuğun yaşına ve kilosuna göre ağrı kesici/ateş düşürücü ilaçlar verebilir. Fakat dehidrate (sıvı kaybeden ve devamlı kusan) çocuklara ağrı kesici/ateş düşürücü ilaçların verilmesi uygun değildir. Grip olan veya grip şüphesi olan çocuklarda kesinlikle aspirin kullanılmamalıdır.
Grip bulaşıcılığı nasıl önlenir? Grip virüsü insandan insana bulaştığı için, önemli olan aile üyelerinin hijyene dikkat etmesidir. Özellikle çocuklar hastayken daha çok şefkate ihtiyaç duysa da, çocuğunuza özellikle öpmekten kaçınmalısınız. Çocukla ilgilenen her birey çocukla ilgilenmeden önce ve sonra ellerini yıkamalıdır. Gripli hastanın yemek kapları sıcak sabunlu suyla yıkanmalıdır. Diğer aile bireyleri, hasta çocuğun veya bireyin özel eşyalarını (bardak, diş fırçası, havlu, yıkanmamış kaşık gibi) kullanmamalıdır. Gribe karşı geliştirilmiş güvenli ve etkin aşılar vardır. Özellikle grip komplikasyonları bakımından risk taşıyan (astım, kistik fibroz, kronik akciğer hastalığı, doğumsal kalp hastalığı, orak hücreli anemi, HIV enfeksiyonu, diyabet ve diğer metabolik hastalıklar, kronik böbrek hastalığı, bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullananlar gibi) 6 aydan büyük tüm çocuklarda grip aşısı önerilmektedir. Yine bu tür risk faktörü taşıyan çocuklarla aynı evde yaşayan bireylerin de grip aşısı olmaları önerilmektedir. Grip aşısı için her ne kadar az yan etki bildirilmişse de aşı yumurta içermektedir, bu nedenle yumurta alerjisi olan çocuklarda ve bireylerde alerji testi yapılmadan aşı yapılmamalıdır.
Tonsillofarenjit nedir ve neden olur?
Tonsillofarenjit nedir? Farenjit veya tonsillofarenjit arka farenks lenf dokusu ve yan farengeal bandları içeren arka ağız boşluğunun akut enfeksiyonudur. Hastalık 1 yaşın altındaki çocukları nadir olarak etkilemekle birlikte en sık 4-7 yaş arasındaki çocuklarda görülür.
Tonsillofarenjit neden olur? Birçok mikroorganizma tonsillofarenjite neden olabilir; sıklıkla viral enfeksiyonlar ve bakteriyel enfeksiyonlar etkendir.
Tonsillo farenjit nasıl bulaşır? Tonsillo farenjitler genellikle hava yoluyla (havaya dağılan damlacıklarla) ve yakın temasla bulaşır, ayrıca yiyeceklerle ve süt ile de bulaşabilir. Farenjit aile içi bulaşma, kreş ve okul gibi yerlerden bulaşma, kalabalık ortamlardan bulaşma şeklinde yayılabilir.
Tonsillofarenjit belirtileri ve bulguları: Farenjit belirtileri bu duruma neden olan enfeksiyona ve hastalığın şiddetine göre değişebilse de, sıklıkla boğaz ağrısı, ateş, titreme, kas ağrıları, öksürük, ses kısıklığı, rinit, baş ağrısı, yutma güçlüğü, halsizlik, bulantı, kusma, karın ağrısı, konjonktivit, lenf bezlerinde büyüme gibi belirtiler ve bulgular görülür.
Tosillofarenjit tedavisi: Bakteriyel tonsillofarenjitlerde hem akut romatizmal ateş gelişimini önlemek hem de farenjiti tedavi etmek için genellikle penisilin tedavisi verilir. Penisilin alerjisi olanlarda eritromisin veya diğer makrolidler kullanılabilir. Viral tonsillofarenjitlerde immün yetmezliği olan hastaların tedavi edilmesi gerekir. İmmün sistemi normal olan hastalarda genellikle ilaç tedavisine gerek olmaz, ancak semptomlara yönelik tedaviler uygulanabilir. Semptomlara yönelik tedavide istirahat, ılık tuzlu su ile gargara, analjezik ve sıvı tedavisi uygulanır. İnfluenza tip A’nın neden olduğu farenjitlerin erken döneminde uygun ilaç tedavisi faydalı olabilir. Gereken durumlarda tonsillektomi yapılır.
Farenjit nasıl önlenir? Bulaşma; direkt temas, damlacık yoluyla, kontamine olmuş yiyecekler ve süt ile olur. Hastaların izolasyonu gerekmez, eşyaların temizliğine dikkat edilmeli, eller sık yıkanmalı, kalabalık ortamların havalandırmasının iyi olması gibi korunma yöntemleri uygulanmalıdır.
Anjin hastalığı nedir ve neden olur?
Anjin nedir? Anjin genellikle Vincent anjini ve Ludwig anjini şeklinde oluşur. Vincent anjini mikst anaerop, spiroketlerin neden olduğu ağız içi ülsere lezyonlarla karakterizedir. Genellikle ağız hijyeni kötü olanlarda görülür. Ludwing anjini sublingual, submandibular, submaksillerin daha çok diş kaynaklı selülitidir. Hastalık çoğunlukla mandibular dişlerde apsesi olanlarda görülür.
Anjin belirtileri ve bulguları: Vincent anjininde gingivada ağrı, hassasiyet ve kanamalar vardır; tükürük artışı ve tat bozukluğu tabloya eklenebilir, sıklıkla servikal adenopatiler görülür. Ludwing anjininde ateş, üşüme, titreme, yutma güçlüğü, boğaz ağrısı, konuşma güçlüğü, halsizlik, ağzını açamama ve tükürüğünü yutamama gibi belirtiler görülebilir.
Anjin tedavisi: Winicent anjininin tedavisinde antibiyotik tedavisi uygulanır. Ludwig anjini tedavisinde antibiyotik tedavisi, hava yolu tıkanıklığı olabileceği için bu gibi durumlarda endotrakeal entübasyon veya trakeostomi gerekebilir. Bu durum diş apsesine bağlı gelişmiş ise hasta diş çekilir, apseler drene edilir.
Kabakulak hastalığı nedir?
Kabakulak nedir? Kabakulak, çenede yanağın arka tarafındaki tükürük bezlerini etkileyen bir virüse bağlı bulaşıcı enfeksiyondur. Kabakulak enfeksiyonu beyin, yumurtalıklar ve pankreas gibi başka organları da tutabilir. 2-12 yaş arası çocuklarda daha sık görülür.
Kabakulak nasıl bulaşır? Virüs, öksürük ya da hapşırma ile havaya yayılan enfekte tükürükle veya enfekte tükürüğe doğrudan temas yoluyla bulaşabilir. Çocuğun idrarına doğrudan temas olduğunda da kabakulak virüsü bulaşabilir. Enfekte çocuklar, tükürük bezlerinin şişmesinden 2 gün öncesinden 10 gün sonrasına kadar hastalığı bulaştırabilirler.
Kabakulak belirtileri: Bazı çocuklarda herhangi bir belirti olmayabilir veya belirtiler çok hafiftir. Belirtiler arasında tükürük bezlerinde ağrı ve şişlik, ateş yüksekliği, iştahsızlık ve baş ağrısı bulunabilir. Virüs çocuğa bulaştıktan 12-15 gün sonrasına kadar belirtiler görülmez. Kabakulak geçiren ergenlik çağındaki bazı erkek çocuklarda 3-7 gün arası yüksek ateş ve testislerinde ağrılı şişme de olabilir. Belirtiler başladıktan sonra 10-12 gün sürer ve genellikle çocuk tam olarak iyileşir.
Kabakulak komplikasyonları: Kabakulağın uzun dönem komplikasyonları arasında erkeklerde kısırlık, işitme kaybı, diyabet hastalığına yatkınlığı olanlarda tip 1 diyabetin tetiklenmesi gibi komplikasyonlar gelişebilir.
Kabakulak tedavisi: Doktorunuz çocuğun klinik muayenesinde hastalığı teşhis edebilir ve gerek duyarsa kan testleri de isteyebilir. Kabakulak tedavisinde ilaç tedavisi uygulanmamaktadır. Evde şişmiş tükürük bezlerinin üzerine sıcak ya da buz tedavisi uygulanabilir (hangisi çocuğun rahatlamasına yararsa). Ağrı için doktorun reçete ettiği ağrı kesici ilacı doktorun önerdiği dozda kullanılabilir. Bol sıvı verilmesi faydalı olur, ancak tahriş edecek meyve suları (portal ve greyfurt suyu gibi) verilmemelidir. Belirtiler tamamen geçene kadar çocuk okula ya da kreşe gönderilmemelidir.
Kabakulak nasıl önlenir? Çocukların çoğu 12.-15. aylar arasında ve 4-6 yaşlarında kızamık ve kızamıkçıkla birlikte kabakulağa karşı da aşılanmaktadır. Aşı, aşısı yapılan çocukların yaklaşık % 95’inde etkilidir. Bir yaşından küçük bebekler ve bağışıklık sistemi başka hastalıklar (örn. kanser gibi) nedeniyle zayıflamış olanlar, bağışıklık sistemi tekrar normale dönene kadar aşılanmalıdırlar. Yumurtaya karşı alerjisi olan çocuklarda bu aşı yumurtayla hazırlandığı için alerjik reaksiyona neden olabilir. Bu gibi bir durumda doktora danışılmalıdır.
Boğmaca hastalığı nedir?
Boğmaca nedir? Pertussis olarak da adlandırılan boğmaca, çocuklarda akciğerleri etkileyen bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığıdır. Sıklıkla 5 yaşın altındaki çocuklarda, özellikle de bebeklerde görülür.
Boğmaca nasıl bulaşır? Boğmaca hastalığı etkeni bakteriler genellikle enfekte bir kişinin öksürmesi veya hapşırmasıyla havaya yayılarak çocuklara bulaşır.
Boğmaca belirtileri: Başlangıçta burun akıntısı, hafif ateş, hapşırma ve öksürük gibi soğuk algınlığı belirtileri olur. Bunu izleyen 1-2 hafta içerisinde öksürük giderek şiddetlenir ve 1 dakika bile sürebilen, aralıksız, şiddetli öksürük atakları başlayabilir. Öksürük nöbetleri sırasında çocuğun yüzü mavi renk alabilir. Bu şiddetli öksürüğe bağlı bazı çocuklar kusabilir.
Boğmaca komplikasyonları: Eğer hastalık erken tedavi edilmez ise konvülsiyonlar, pnömoni ve hatta ölüm gibi ciddi komplikasyonlar gelişebilir.
Boğmaca tedavisi: Doktorunuz öncelikle tanıyı kesinleştirmek için akciğer filmi, kan tahlilleri, balgam ve burun akıntısı kültürleri gibi tanı yöntemlerine başvuracaktır. Daha sonra boğmaca ve gelişebilen komplikasyonların (pnömoni gibi) tedavisi için antibiyotikler reçete eder. Bebeklerin hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi gerekebilir. Hastalığın diğer aile bireylerine bulaşmasını önlemek için diğer aile bireylerine de antibiyotik verilebilir. Ateş düşene kadar çocuk yatakta tutulmalı ve çocuğa bol sıvı verilmelidir. Boğmaca hastalığına yakalanan çocukların çoğu, zamanında ve uygun tedavi ile 6 hafta içinde komplikasyonsuz iyileşmektedirler.
Boğmaca nasıl önlenir? Bebekler iki aylıktan itibaren boğmacaya karşı aşılanmaktadır. Aşı, uygulanan çocukların %70-90’ında hastalığı önlemede etkilidir. Çocuklar genellikle 5-6 yaşlarına kadar difteri ve tetanoz aşısıyla birlikte olmak üzere beş kez aşılanır. Boğmaca geçiren çocukların, belirtilerinin ortaya çıkmasından 3 gün öncesinden belirtiler başladıktan yaklaşık 3 hafta sonrasına kadar hastalığı başkalarına bulaştırma özellikleri vardır. Çocuk bu süre içerisinde mümkün olduğunca yatakta tutulmalı, okula gönderilmemeli, tedavisi eksiksiz uygulanmalıdır.
Difteri hastalığı nedir?
Difteri nedir? Difteri, boğaz ağrısına, ateşe ve bazen de ciddi ölümcül komplikasyonlara neden olan bir bakteriyel enfeksiyondur. Difterinin etkeni Corynebacterium diphtheria adlı basildir. Bu hastalık gelişmiş ülkelerde kitlesel bağışıklama (aşılama) yapıldığı için günümüzde nadir görülmektedir.
Difteri belirtileri: Enfeksiyon boğazda ya da deride başlayabilir. Boğazda bakterilerin çoğalması, bademcikleri kaplayabilen bir zar oluşmasına neden olabilir. Bu zar yukarıya doğru damağa ve aşağıya doğru gırtlak ve nefes borusuna yayılarak nefes alıp verme güçlüğüne ve sesin boğuk çıkmasına neden olabilir. Boyundaki lenf düğümlerinin genişlemesi, kalp atımının hızlanması ve hafif ateş diğer belirtiler arasındadır. Eğer enfeksiyon deriyle sınırlı kalmış ise bakteriler sert bir zarla kaplanmış sarımsı bir lezyon oluşturabilirler. Hayati tehdit oluşturan belirtiler bu hastalığa karşı bağışıklığı bulunmayanlarda gelişir. Bu belirtiler, bakterilerin salgıladığı kalbi sinir sistemini etkileyen toksin kaynaklı meydana gelir. Nadir olarak bazı hastalar boğaz ağrısının başladığı ilk gün çöküntüye uğrar ve ölür. Bazı hastalarda da hasta difteriyi atlatıp iyileşirken kalp yetmezliği, boğaz ya da uzuv felci gelişir. Bu komplikasyonlar, boğazda enfeksiyonunun başlamasından sonra 7 hafta içerisinde meydana gelir.
Diteri tedavisi: Difteri antibiyotiklerle tedavi edilir, bakteriyel toksini etkisizleştirmek için bir antitoksin tedaviye eklenir. Eğer ciddi soluk alma güçlüğü gelişmişse trakeostomi (soluk borusuna bir solunum borusu takılması işlemi) gerekebilir.
Difteri nasıl önlenir? Çocuklar, bir kombine aşıyla difteriye karşı aşılanırlar.
Kızamık hastalığı nedir?
Kızamık nedir? Günümüzde aşılma programları sayesinde kızamığın görülme oranı oldukça düşmüştür. Örneğin Amerika Birleşik Devletlerinde 2000 yılında 100’den az kızamık vakası rapor edilmiştir.
Kızamık nasıl bulaşır? Kızamık virüsü hastalığı taşıyan kişiler tarafından damlacık yoluyla hastalığa karşı bağışıklığı olmayanlara bulaşır.
Kızamık belirtileri: Çocuk kızamık virüsüyle karşılaştıktan sonraki 8-12 gün kuluçka dönemi olarak adlandırılan bu dönemde belirtilerin görülmesi beklenmez. Takip eden günlerde öksürük, burun akıntısı, gözlerde kızarıklık gibi soğuk algınlığıyla karışabilen belirtiler başlar. Öksürük bazen çok şiddetli olabilir ve bir hafta kadar sürebilir. Bu süreçte özellikle çocukta halsizlik ve huzursuzluk görülebilir. İlk günden üçüncü güne doğru bu belirtiler artarak devam eder. Sonrasında 39.4-40.5 dereceye kadar çıkabilen ateş yükselmesi bu belirtilere eşlik eder. Ateş döküntülerin ortaya çıkmasından 2-3 gün sonrasına kadar sürer. Hastalığın genel belirtilerinin başlamasından 2-4 gün sonra, sıklıkla yüz ve boyundan başlayan ve vücuda, kollara ve bacaklara yayılan döküntüler ortaya çıkar. Bu kırmızı renkli döküntüler birleşmeye eğilimlidir. Döküntüler 5-8 gün sonra solar ve bu sırada deri hafifçe soyulabilir.
Kızamık tedavisi: Hastalığa özgül bir tedavi olmamasına rağmen, doktorunuzun hastalığın kızamık olduğundan emin olması için çocuk muayene edilmelidir. Çünkü diğer birçok hastalıkta benzer belirtiler görülebilir. Doktor daha sonra gelişebilecek komplikasyonlar (pnömoni gibi) açısından hastalığı takip etmek isteyecektir. Evde çocuğun yeteri kadar sıvı almasına dikkat edilmelidir. Doktor çocuğun ateşini düşürmek için ağrı kesici/ateş düşürücü ilaç, enfeksiyon gelişen durumlarda da antibiyotik verebilir.
Kızamık komplikasyonları: Kızamığa konjuktivit eşlik edebilir, konjuktivit gelişmiş ise çocuğun rahatsızlığını azaltmak için parlak ışıklı ya da güneş ışığı fazla olan ortamın engellenmesi ve bu rahatsızlık geçene kadar loş bir ortam sağlanması faydalı olacaktır. Bazen kızamığın bir diğer komplikasyonu olan bakteriyel enfeksiyonlar (en sık görülen pnömoni ve kulak enfeksiyonlarıdır) gelişebilir. Bu tür durumlarda antibiyotik tedavisine ihtiyaç duyulabilir. Bu nedenle kızamık geçirmekte olan çocuk, doktoru tarafından takip edilmelidir.
Kızamık nasıl önlenir? Birinci yaş gününden sonra iki doz MMR (kızamık, kabakulak, kızamıkçık) aşısı olmuş olan herkes, yaşamı boyunca kızamık hastalığına karşı bağışık dır. Bu aşının ikinci dozunun uygulanmasının nedeni, aşılanan çocukların yaklaşık %5’inin ilk doza karşı duyarsız kalması olasılığıdır. Henüz aşı olmamış bir bebek kızamıklı biriyle temas ederse ya da evde yaşayanlardan birinde virüs tespit edilirse çocuk doktorunuza bu konuda mutlaka bilgilendirmelisiniz. Eğer bebek bir yaşından küçükse ya da immün sistemi zayıfsa gamma globulin verilmesi, virüsle temastan sonra ilk 6 gün içinde olursa etkilidir. Bu sayede çocuk enfekte olmaktan kurtulabilir, ancak bu geçicidir ve kalıcı bir aşı değildir. Eğer bebeğiniz 6 ile 11 aylık ise ve hasta biriyle temas ettiyse ya da hastalık bulunan ortama girecekse tek başına kızamık şuşu içeren aşıyla aşılanabilir. Fakat bu yaş aralığında kızamık aşısı yapılan çocukların ileri ki yaşlarda ek doz aşıya gereksinimleri olacaktır.
Kızamıkçık ve doğumsal (konjenital) kızamıkçık nedir?
Kızamıkçık nedir? Alman kızamığı da denen ”kızamıkçık” etkili aşısı bulunduktan sonra, çok nadir görülen bir hastalıktır. Fakat aşısı yapılmamış bir anne hamileliğinin ilk üç ayında kızamıkçık enfeksiyonu geçirirse, bebek kızamıkçık enfeksiyonunun bir formu ile doğabilir. Bu tür bir durumda fetus ciddi ve geri dönüşümsüz bir şekilde etkilenebilir.
Doğumsal kızamıkçık komplikasyonları: Hamileliğinde kızamıkçık enfeksiyonu geçiren ve bu hamileliğin sonucu doğan bebeklerde göz bozuklukları (katarakt, glokom, küçük göz gibi), kalp problemleri, sağırlık, ağır mental gerilik, santral sinir sistemine ilişkin bulgular olabilir.
Kızamıkçık belirtileri: Kızamıkçık aşısı bulunmadan önce, bu hastalık 6 ile 9 yılda bir çocuklar ve yetişkinlerde salgınlara neden olup, hafif ateş (37.8-38.9 derece arası), şişmiş lenf bezleri (tipik olarak ensede ve kafatasının tabanında) ve döküntü gibi belirtiler göstermekte idi. Günümüzde rutin olarak uygulanan MMR (kızamık, kızamıkçık, kabakulak) aşısı ile kızamıkçık olgu sayısı rekor düzeyde azalmıştır.
Doğumsal kızamıkçığı olan bebekler için ne yapılabilir? Çocuğunuz doğumsal kızamıkçık teşhisi almış ise, bu karmaşık ve zor durumda neler yapılabileceği konusunda doktorunuz size yol gösterecektir. Doğumsal kızamıkçık ile doğan bebekler sıklıkla doğumdan bir yıl sonrasına kadar hastalığı bulaştırabileceğinden, enfeksiyona duyarlı çocuk ve yetişkinlerden uzak tutulmalıdır.
Doğumsal kızamıkçık nasıl önlenir? Doğumsal kızamıkçığın önlenmesinde annenin aşılanması en iyi yaklaşımdır. Daha önce MMR (kızamık, kızamıkçık, kabakulak) aşısı olmamış, hamile olmayan veya 3 ay içinde hamilelik planı olmayan tüm kızlar ve yetişkin kadınlar MMR aşısı olmalıdırlar. Ayrıca hamile bir kadın virüs ile enfekte olmuş herhangi bir yetişkin ya da çocuk ile temas etmeme konusunda dikkatli olmalıdır.
Kızıl hastalığı nedir?
Kızıl nedir? Grup A beta-hemolitik streptokok ekzotoksinine bağlı gelişir. Tonsillit (bademcik iltihabı) ya da cilt enfeksiyonu sonrasında görülebilir. 3-12 yaşları arası çocuklarda, ilkbahar ve kış aylarında sık görülür.
Kızıl nasıl bulaşır? Bulaşma, hastaların burun, boğaz salgıları ve deri döküntüleri ile olur.
Kızıl belirtileri: Ani başlayan yüksek ateş, baş ve boyun ağrısı, karın ağrısı vardır. Hastanın bademcikleri şişer ve kızarır. Dil çilek görünümünde ve daha sonra kıpkırmızı bir görüntü alır. Döküntü mukozada (ağız içi mukozası gibi) ve cilt döküntüsü tarzında, ince eritematöz papüller tarzda, yüzde, aksilla (koltuk altı) ve ensede başlar ve tüm vücuda yayılır. Döküntüler vücudun kıvrım yerlerinde daha kalın ve yoğundur.
Kızıl komplikasyonları: Kızıl, sinüzite (sinüslerin iltihaplanmasına), orta kulak iltihabına, boyun lenf bezleri iltihabına, retrofaringeal apseye, akut romatizmal ateşe, akut glomerulonefrite ve bunlara bağlı şikayetlerin ortaya çıkmasına neden olabilir.
Kızıl tedavisi: Doktorunuz ilaç tedavisi önerir. Hasta çocuk 10-15 gün istirahat ettirilmelidir. Hastalık zamanında tedavi edilmezse glomerulonefrit (böbrek hastalığı), otitis media (orta kulak iltihabı), romatizmal ateş ve üstte bahsi geçen diğer komplikasyonlara beden olabilir.
Kızıl nasıl önlenir? Hastalığın aşısı yoktur. Hasta çocuk ile temastan kaçınmak gerekir. Hasta ile temas edenlerin boğaz kültürü alınması ve sonucu pozitif çıkarsa bu kişilerin de tedavi edilmesi gerekir.
Suçiçeği hastalığı nedir?
Suçiçeği nedir? En sık rastlanan çocukluk dönemi hastalıklarındandır. Bu çok bulaşıcı enfeksiyon, vücudun büyük alanını kaplayan kaşıntılı, su dolu kabarcıklara neden olur. Çocukta döküntüyle birlikte hafif ateş de olur.
Su çiçeği nasıl bulaşır? Döküntünün başlamasından bir veya iki gün öncesi ile son yeni su kabarcıklarının ortaya çıkmasından 24 saat sonrasına kadar (bu süre genellikle 5 ile 7 gün arasıdır) hastalık bulaşabilir. Hastalık doğrudan temas etmek ya da hastanın öksürüğü ile taşınan virüslerin bulunduğu havanın solunmasıyla bulaşır. Okullarda ve kreşlerde hastalığın yayılması daha kolaydır. Suçiçeği, sadece bu hastalığı geçirmemiş veya su çiçeğine karşı aşılanmamış çocuklara ve kişilere bulaşma eğilimindedir. Bu nedenle daha önce suçiçeği geçirmemiş, aşılanmamış kişilerden ve çocuklardan hasta çocuk uzak tutulmalıdır. Su çiçeği geçiren çocuk yaşamı boyunca bağışık kalacaktır.
Suçiçeği belirtileri: Çocuk suçiçeğine neden olan virüsüsle enfekte olduktan sonra döküntülerin görülmesi 10 ile 21 gün alabilir. Etrafı kırmızı olabilen bu küçük su kabarcıkları vücutta ve saçlı deride ortaya çıkmaya başladıktan sonra yüz, kollar ve bacaklara da yayılır. Normalde bu su kabarcıkları kabuklanarak iyileşir, ancak çocuk bunları kaşırsa, bu lezyonlar enfekte olur ve küçük izler olasılıkla küçük skarlar gelişebilir. Bazı kabarcıkların çevresindeki derinin rengi koyulaşabilir ve açılabilir fakat renk değişikliği döküntü ortadan kalktıktan sonra yavaş yavaş kaybolur. Bu hastalıkta lezyonları kaşımak enfeksiyonlara neden olabilmektedir, bu nedenle çocuğun kaşınması engellenmelidir.
Suçiçeği komplikasyonları: Suçiçeği çıkaran bebeklerde/çocuklarda deri enfeksiyonu, solunum zorluğu, 38.9 dereceyi aşan ateş, döküntülerin çok kızarması, ısınması veya gerginleşmesi gibi komplikasyonlar gelişebilir, bu tür komplikasyonlar gelişirse doktorunuza bu durumlar hakkında mutlaka bilgilendirmeniz gerekir. Çocukta (özellikle bebeklerde) kusma, kasılma, tepki azlığı veya uykuya eğilim artışı gibi Reye sendromu veya ensefalit (beyin iltihabı) belirtileri gelişirse hemen doktor aranmalıdır veya acil servise başvurulmalıdır.
Suçiçeği tedavisi: Bir doktorun ya da eczacınızın önereceği ağrı kesici/ateş düşürücü ilaçlar grubundan (asetaminofen gibi) bir ilaç (yaş ve çocuğun ağırlığına göre uygun dozda) çocuğun rahatsızlığını ve ateşini azaltabilir, ancak vücudun virüsle savaşmasında ateşin yardımcı özelliğinin olduğu da unutulmamalıdır. Çocuğun tırnaklarını kesmek, törpülemek ve her gün sabunlu suyla yıkamak ikincil bir enfeksiyon gelişimini önlemeye yardımcı olur. Eczaneden reçetesiz alınabilen yulaf unu banyoları kaşınmayı azaltır. Çocuğun kaşıntısı çok ise doktorunuzun reçete edeceği antihistaminikler de kullanılabilir. Çocuğa aspirin veya salisilat içeren herhangi bir ilaç verilmemelidir. Bu ilaçlar karaciğer ve beyni etkileyen ciddi bir hastalık olan Reye sendromu riskini arttırır. Aynı zamanda steroidler ve immün sistemi etkileyebilecek herhangi bir ilaç kullanımından da kaçınılmalıdır. Bu nedenle doktora danışmadan bir ilaç kullanılmamalıdır.
Suçiçeği nasıl önlenir? Hastalığı geçirmemiş, 12 ile 18 ay arası tüm sağlıklı bebeklere suçiçeğinden korumak için aşı önerilir. Bu aşıyı olana kadar bebeğinizi korumanın en iyi yolu bulaş kaynaklarından uzak tutmaktır. Yenidoğanlar, özellikle zamanından erken doğanlar (prematür bebekler) için koruma önlemleri daha da önemlidir, çünkü hastalık bu çocuklarda daha ağır seyir gösterir. Anneleri hamileliği döneminde suçiçeği geçirmiş bebekler yaşamın ilk aylarında hastalığa karşı bağışık kazanırlar.
Hepatit A hastalığı nedir?
Hepatit A nedir? Hepatit, karaciğerin pek çok virüsten biri tarafından oluşturulan enfeksiyonudur. Hepatit A, enfeksiyöz hepatit veya epidemik sarılık olarak da isimlendirilir. Özellikle sosyoekonomik düzeyi düşük olan bölgelerde yaşayan çocuklarda hepatit’in en sık nedeni Hepatit A virüsüdür. Ancak bu yaş grubunda enfeksiyon herhangi bir belirtiye neden olmayabileceğinden, bu hastaların hastalıkları fark edilmeyebilir.
Hepatit A nasıl bulaşır? Hepatit A enfeksiyonu kişiden kişiye bulaşabileceği gibi, virüs ile kirlenmiş yiyecek veya içeceklerle de insanlara bulaşabilir. Hepatit A virüsü insan dışkılarında bulunur. İnsan dışkısıyla kirlenmiş sulardan içildiğinde veya kirli bölgelerden alınan pişmemiş kabuklu deniz hayvanları tüketildiğinde de hastalık insanlara bulaşır. Hepatit A enfeksiyonu nadiren kan veya semen (meni) yoluyla da bulaşır. Hepatit A enfeksiyonu öpüşmekle, oyuncakların ağza götürülmesiyle veya aynı yiyeceklerin ve eşyaların paylaşılmasıyla da bulaşabilmektedir.
Hepatit A belirtileri ve bulguları: Virüs bulaştıktan 2 ile 6 hafta sonra çocukta bulgular ortaya çıkmaya başlar. Hastalık bulguları bir ay sürdükten sonra kaybolur. Bazı çocuklarda günlerce süren yorgunluk ortaya çıkabilir. Bazı çocuklarda ise ateş yüksekliği ve bunu takiben sarılık görülür. Sarılık, karaciğer hastalığı yüzünden bağırsaklara atılamayan bilirubinin (safranın sarı boyası) kanda artması sonucu ortaya çıkar. Çocukta birkaç saatten daha uzun süren karın ağrısı, birkaç günden daha uzun süren halsizlik, kusma, iştah kaybı gibi belirtiler olduğunda mutlaka doktora haber verilmelidir.
Hepatit A tedavisi: Pek çok hastada hepatit için özel bir tedavi vermeye gerek duyulmaz. Diğer birçok viral enfeksiyonda olduğu gibi hepatit virüsü ile de vücudun savunma mekanizmaları başa çıkabilir ve hastalık iyileşir. Çocuğun beslenmesinde ve aktivitelerinde bir kısıtlama yapılmasına genellikle gerek yoktur. Fakat çocuktan çocuğa değişecek şekilde, iştah ve enerji düzeyine göre yemeklerde bazı düzenlemeler yapılması gerekebilir. Karaciğer fonksiyonları enfeksiyondan etkilenebileceği için, karaciğerleri daha da bozabilen aspirin ve asetaminofen içeren ilaçlar verilmemelidir. Hepatit dışında başka bir karaciğer hastalığı olan ve ilaç kullanan çocuklarda çocuğun doktoru ilaçlarda düzenleme yapmak isteyebilir. Hepatit A enfeksiyonu kronikleşmez.
Hepatit a nasıl önlenir? Hepatit A’ya karşı geliştirilmiş olan aşı kullanımdadır. Uluslararası yolculuk yapanlara, yüksek riskli işlerde çalışanlara ve Hepatit A’nın yüksek oranda görüldüğü ülkelerde yaşayan çocuklara hepatit A aşısı önerilmektedir. Çocuğunuza hepatit A aşısı gerekip gerekmediği hakkında doktorunuzla görüşmeniz önemlidir. Yemeklerden önce ve tuvaleti kullandıktan sonra ellerin düzenli olarak yıkanması hepatite karşı en etkili korunma yöntemidir. Eğer çocuğunuz kreşe gidiyorsa, burada çocuklarla ilgilenen çalışanların çocukları beslemeden önce ve çocuğun bezini değiştirdikten sonra ellerini yıkadıklarından emin olmalısınız.
Menenjit hastalığı nedir?
Menenjit nedir? Menenjit, çeşitli mikroorganizmaların neden olduğu, meninkslerin akut ve kronik seyirli enflamatuvar hastalığıdır.
Menenjit nasıl bulaşır? Menenjit etkenleri genellikle ağız sekresyonlarıyla (hapşırma, öksürme gibi) bulaşır. Bu bulaşıcılık yine en sık yuva ve okul çocuklarında görülür.
Menenjit belirtileri ve bulguları: Ateş, ense sertliği, bilinç değişikliği, kusma, nöbet geçirme, fokal bulgular, papil ödem gibi belirtiler ve bulgular bulunabilir.
Menenjit tedavisi: Menenjit tedavisi tanıda tespit edilen mikroorganizmaya göre yapılır. Sadece menenjit söz konusu ise genellikle penisilin tedavisi uygulanır. Fakat hastalığa bağlı komplikasyonlar gelişmiş ise buna yönelik başka tedaviler de eklenebilir. Penisiline dirençli bakterilerde ikili antibiyotik tedavisi uygulanabilir. Menenjit tedavisinde kullanılacak antibiyotikler çocukların yaşına göre de değişir.
Menenjit bulaşıcılığı nasıl önlenir? Bu tür nazofarenks sekresyonlarıyla (damlacık yoluyla) bulaşan menenjit enfeksiyonunu önlemenin en iyi yolu aşılamadır. Enfeksiyonlardan korunmada aşılamanın önemi kadar el yıkama alışkanlığı edinmenin ve sağlıklı beslenmenin de önemi vardır.
Gastroenterit hastalığı nedir?
Gastroenterit nedir? Gastroenterit sıklıkla viral enfeksiyonlar kaynaklı gelişir. Bununla birlikte, bağırsak enfeksiyonları bakteriler veya parazitler ile de ortaya çıkabilir. Parazitler virüs veya bakterilerden daha büyük mikroorganizmalardır ve temiz olmayan su ve yiyeceklerde bulunurlar.
Gastroenterit belirtileri: Enfeksiyonun alınmasıyla birlikte çocukta karın krampları ishal ve kusma ortaya çıkar. Karın ağrısı çoğu hastada 1-2 günde azalır ve daha sonra kaybolur. Gastronterit hastalarda ateş çıkmasına da neden olabilir. Giardia lamblia adı verilen bir parazitin neden olduğu enfeksiyon bu durumun dışındadır. Bu parazit enfeksiyon yaptığında, çocukta karnın farklı bölgelerinde tekrarlayan karın ağrıları olur. Bu ağrı bir hafta veya daha fazla sürebilir. Bu parazit belirgin iştah ve kilo kaybına yol açabilir.
Gastroenterit tedavisi: Tedavi karın ağrısını ve enfeksiyonu iyileştirir. Viral gastroenteritlere özgün bir tedavi yoktur. Viral gastroenteritlerde destekleyici tedavi (dehidratasyonu önleme, beslenmeyi düzenleme, bağırsak motilitesini azaltan ilaçlar, antisekretuar ilaçlar, antiemetikler, probiyotikler gibi) yöntemler uygulanır. Diğer gastroenteritlerde de nedenlerine yönelik, hastanın yaşına yönelik ve destekleyici tedaviler şeklinde tedaviler uygulanır.
Gastroenteritler nasıl önlenir? Bebeklerin anne sütüyle beslenmesi, hijyen kurallarına uyulması, temiz su ve besin kullanılması, aşılama (rota virüs aşıları) gibi korunma yöntemlerine dikkat etmek önemlidir.
Paraziter hastalıklar nedir ve neden olur?
Parazit nedir? Parazit, kendisinden daha büyük bir canlının üzerinde veya içinde yaşayan, orada gelişip çoğalabilen ve yaşadığı canlıya zarar veren mikroorganizmalardır. Parazit, üzerinde yaşadığı canlının besinine ortak olarak yaşamını sürdürür. Parazitler üzerinde yaşadığı canlının zayıf düşmesine ve hastalanmasına neden olurlar.
Parazitlerin zararları: Parazitler yaşamlarını, konakçının gıdalarını tüketerek sürdürürler. Parazitlerin tüm salgıları ve atıkları yaşadığı canlı için toksik etki yapar. Solucan, kancalı kurt gibi bazı parazitlerin larvaları bağırsak, karaciğer ve akciğer gibi organları delerek göç ederler. Parazitler bağırsakları, safra kanallarını, kapiller damarları tıkayabilirler. Parazitlerin şiddetli ağrı, bulantı ve kusma gibi tiksindirici etkileri de vardır.
Parazitler nasıl bulaşır? Praziter hastalıkların bulaşma yolları; sindirim yoluyla bulaşma (et, süt, sebze, insan ve hayvan dışkısı, toprak, su ve benzeri yollardan bulaşma), deri ve mukoza yoluyla bulaşma (yaralanmış ve sağlam deriden bulaşma), solunum yoluyla bulaşma (damlacık çekirdekleri ve tozlar ile bulaşma), ürogenital yolla bulaşma (cinsel temas ve diğer şekillerle bulaşma).
Parazitlerin neden olduğu hastalıklar: Parazitler birçok hastalığa ve bu hastalıklara bağlı şikayetlere yol açarlar. Paraziter hastalıklar arasında Sıtma, Şark çıbanı, Amöbiyaz, Toksoplazmoz, Giardiyaz, Trikomoniyaz, Tenya, Taenia Solium enfeksiyonu, Kist hidatik, Çengelli solucan enfeksiyonları, Kıl kurdu, Trişinoz, Filariyaz, Şiştozomiyaz enfeksiyonu, Layşmanyaz, Uyuz gibi hastalıklar sayılabilir.
Paraziter hastalıkların belirtileri: Parazitlere bağlı gelişen hastalıklarda hastalığa göre belirtiler, bulgular ve komplikasyonlar bazı hastalıklarda benzerlik gösterse de, farklı belirtiler de görülmektedir.
Çocuklarda sık görülen parazit türleri: Çocuklarda görülen başlıca parazit türleri; kıl kurdu, yuvarlak solucanlar, amip, giardia, çengelli kurtlar, kamçı kurdu ve tenyalardır.
Paraziter hastalıkların tedavisi: Tedavide öncelikle parazitin türü belirlenmelidir. Parazitin türüne ve neden olduğu hastalığa göre tedavi yöntemleri ve tedavide izlenecek yol değişebilmektedir.
Cilt – deri enfeksiyonları neden olur?
Derinin bakteriyel enfeksiyonları: Erizipel, folikülit, fronkül-karbonkül, impetigo, paronişi, selülit ve selülit tipleri.
Derinin viral enfeksiyonları: Lokalize enfeksiyonlar; papillomavirüs, molluscum contagiosum. Sistemik enfeksiyon sonrası deri lezyonu oluşturan enfeksiyonlar; herpes simpleks, varicella zoster, coxsackievirus A16, parvovirüs, herpes virüs, kızamık, kızamıkçık.
Derinin mantar enfeksiyonları: Derinin mantar enfeksiyonları temel olarak pityriasis versicolor, kutanöz mikozlar, yüzeyel kandidozlar.
Deri enfeksiyonlarında belirtiler: Deri enfeksiyonlarında hastalığın tipine, lokalize ya da sistemik olup olmadığına, tanının ve tedavinin erken veya geç olmasına göre belirtiler ve bulgular ortaya çıkar. Deride kızarıklık, morarma, ağrı, hassasiyet, ısı artışı, apse, sivilce tarzı oluşumlar, yara oluşumu, kabuklanma gibi deri belirtiler birçok deri enfeksiyonunda görülebilen belirtilerdir.
Deri enfeksiyonlarının tedavisi: Deri enfeksiyonlarında enfeksiyonun şiddetinin doğru olarak tespit edilmesi, etkenin ön görülmesi ve tedavi protokolünün belirlenmesi için önemlidir. Tedavi etkene, hastalığın türüne, hastalığın sebep olduğu komplikasyonlara, hastanın şikayetlerine göre uygulanır.
Uyuz hastalığı nedir?
Uyuz nedir? Uyuz hastalığının sebebi, derinin üst katmanlarında delik açıp yumurtalarını bırakan mikroskopik bir canlıdır. Uyuz nedeniyle oluşan döküntü, bu etkenin salgısı ve yumurtaları ve vücuda karşı bir reaksiyondur.
Uyuz nasıl bulaşır? Uyuz insandan insana temas yoluyla geçer ve bulaşma oldukça kolaydır. Eğer aile içinde bir bireyde uyuz varsa diğer aile üyelerine de hastalık kolaylıkla bulaşır. Çarşaflardan ve giyeceklerden uyuzun olası yayılımı her ne kadar tartışmalı bir konu olsa da, bulaşma olabilmektedir.
Uyuz belirtileri: Uyuz bulaştıktan sonra 2 ile 4 hafta arasında döküntüler ortaya çıkar. Bu döküntü çocuklarda içi su dolu kabarcıklar şeklinde görülür. Bunlar izole veya çevreye saçılmış olabilir ve sıklıkla avuç içi ve ayak tabanında bulunurlar. Kaşıntı izleri, kabuklanma veya ikincil (sekonder) gelişen enfeksiyonlar nedeniyle Bu döküntüyü tanımlamak zordur. Eski söylentilere göre uyuz olan kişilerin kaşındıklarında çıkardıkları ses bir mil öteden duyulabilirmiş. Bu söylenti her ne kadar abartılmış olsa da, buradan çıkarılan sonuç, uyuzun çok kaşıntılı ve bulaşıcı bir hastalık olduğudur.
Uyuz tedavisi: Çocuğunuzun veya ailedeki diğer kişilerin sürekli kaşındığını fark ederseniz mutlaka doktora başvurun. Doktor etkilenmiş bölgelerden deri örneği alır ve incelenmesini ister. Eğer uyuz tanısı konulursa, doktorunuz tedavi için bazı ilaçlar verecektir. Doktorunuz saçlı deriden ayağa kadar sürülen ve bir süre beklendikten sonra yıkanmayı gerektiren losyonlar reçete eder. Hastanın yaşına bağlı uygulanacak losyon dozu değişebilir. Aynı uygulamanın bir hafta sonra tekrarlanması gerekebilir. Ayrıca diğer aile bireylerinin de tedavi olması gerektiğini savunan uzmanlar da vardır, bu nedenle doktorunuz duruma göre ailedeki diğer kişileri de tedavi verebilir. Bunun yanı sıra bu süreçte evde kalan misafir, çalışan, çocuk veya bireylerin yakın temas halinde olduğu kreş, okul ve iş yeri gibi yerlerdeki kişilerin de uyuz bulaşma olasılığının araştırılması gerekebilir.
Uyuz komplikasyonları: Kaşıntı olduğu için ikincil olarak enfeksiyon gelişebilir, bu nedenle enfeksiyonun önlenmesi için tırnaklar düzenli olarak kesilmelidir. Gereken durumlarda doktorunuz antihistaminik ilaçlar verebilir. Özellikle kaşınan uyuz bölgelerinde bakteriyel enfeksiyon belirtileri dikkatlice izlenmeli ve durumdan doktorunuz haberdar edilmelidir, bu gibi durumlarda antibiyotikli ilaçlar reçeteye eklenebilir. Uyuz tekrarlayabilir, tekrarlama riski göz önünde bulundurulup, kaşıntı 4 haftayı aşarsa doktora haber verilmelidir.
Uyuz nasıl önlenir? Çarşaflardan ve giyeceklerden uyuzun olası yayılımı ile ilgili bazı tartışmalar vardır. Bulgular bu tür bulaşma olasılığının nadir olduğunu göstermektedir. Bu nedenle giysilerin, havluların, çarşafların yıkanması, ütülenmesi veya temizlemeye verilmesi; yatak, yorgan ve battaniyelerin kuru temizlemeye verilmesi ya da 4-5 gün açık havada havalandırılması gerekir. Ayrıca mobilyalar, zemin, çocuğun oyuncakları da bulaş kaynağı olabileceğinden temizlenmelidir. Uyuzlu hastaların yattığı hastanelerde çamaşırhaneye giden çamaşırlar paketlenmeli, paketlenmiş kirli çamaşırlar yıkanmadan önce açılmalı ve 50 derecenin üzerinde en az 10 dakika bekletilmeli, hastaların yattığı odalar perdesinden zemine kadar dezenfekte edilmelidir.
Bit nedir ve bitlenme neden olur?
Bitlenme nedir? Üç tip bit insanları enfekte eder; pediculus humanus capitis (baş biti), pediculus humanus humanus (gövde biti), pthirus pupis (kasık biti). Pediküllozis olarak bilinen bit infestasyonu dünyada hala bir problem olarak devam etmektedir. Bitler insandan kan emerek beslenirler. Yumurtalarını kıl şaftına ya da elbiselerin dikiş yerlerine bırakırlar. İnsanlarda bit infestasyonu hemen her zaman emen bitler tarafından oluşturulur. Bitler artrapod böceklerden olup, pediculidae veya pthiridae familyasındandırlar.
Bit kimlerde görülür ve hangi hastalıklara neden olur? Baş bitlenmesi her kesimde görülebilirken, vücut bitlenmesi genellikle evsizlerde görülür. Gövde bitleri tifüs, siper humması ve relapsing fever hastalıkların majör vektörüdürler. Mültecilerde bu hastalıklar binlerce kişinin ölümüne neden olur.
Bitler nasıl bulaşır? Baş bitlenmesi genellikle çocukları, çoğunlukla da kız çocuklarını etkiler. Bulaşma genellikle kafa teması ile olur. Baş bölgesi için kullanılan eşyalar ile de baş biti bulaşır. Gövde bitleri genellikle aynı yatağı paylaşmakla ve ortak kullanılan çamaşır ve giysilerle bulaşır. Bitler ve yumurtaları çamaşırların dikiş yerlerinde bulunur. Kasık biti sıklıkla cinsel temasla bulaşır.
Bitlenme belirtileri ve bulguları: Baş bitlenmesinde ense ve kulak arkası en sık tutulan bölgelerdir. Başı bitlenen kişilerde herhangi bir belirti görülmeyebilse de, sıklıkla kaşıntı vardır. Isırma reaksiyonları, ekskoriasyonlar, servikal LAP ve konjuktivit en sık bulgulardır. Kaşıntıya sekonder olarak ekzematizasyon ve enfeksiyon da gelişebilir. Gövde bitlenmesi ateş ve endokarditis ile karakterize hastalığın etkeni olan Bartonella quintana için vektör pireler olduğunda kedi tırmığı hastalığı veya basiller anjiyomatozise benzer klinik bulgular, vektör gövde biti olduğunda endokarditis oluşur. Epidemik tifüs için gövde bitleri vektördür. Gövde bitlerinin ısırdığı yerlerde de ısırma reaksiyonu (ortasında pikür olan eritemli ve ödemli kaşıntılı plak) gelişir. Kronik infestasyonda kaşıntıya bağlı olarak deride kalınlaşma ve cilt lekeleri oluşur. Kasık bitleri kasık bölgesi dışında göğüs, karın, bacaklar ve kalçalar gibi kısa kıllı alanlara da yerleşebilirler. Kaş, kirpik ve nadiren saçlı deride de yerleşim gösterebilirler. Kaşıntı genellikle azdır. Karakteristik bulgulardan biri, bit ısırığına sekonder oluşan mavi-gri lekeler olup karın alt kısmı ve uyluklarda görülürler.
Bitlenmede tedavi: Baş bitlenmesinde; fırça, tarak, şapka, baş örtüleri, yastık kılıfları gibi eşyaları vakumlama, yıkama, kuru temizleme gibi yöntemler veya 2 hafta ağzı kapatılmış plastik torbada bekletilerek bitler ve yumurtaları yok edilir. Koltuk türü döşemeler vakumlanabilir. Saçların kesilmesi, saçlar ıslakken buna özel taraklar ile saçları taramak, kimyasal ilaçlar kullanımı, sulandırılmış sirke uygulama (eşit oranda su ve sirke karışımının saçlara uygulanması) gibi yöntemler uygulanır. Gövde bitleri özel hijyen yöntemleri ve çamaşırların yıkanması veya çamaşırlara insektisid uygulanması ile yok edilir. Çamaşır ve elbiseler en az 60 derecede yıkanmalı, kızgın ütüyle ütülenmelidir. Yaşanılan ortamdaki zemin ve mobilyalar elektrik süpürgesiyle bir güzel temizlenmelidir. Kasık bitlerinde tedavi baş bitlenmesindeki gibidir. Bölgenin tıraş edilmesi, cinsel partnerin de tedaviye katılması, çamaşırların ve yatak örtülerinin kaynatılması, tam iyileşme sağlanana kadar cinsel temastan kaçınma gibi yöntemler uygulanır. Kirpik bitlenmesinde ise doktorun önereceği bir ajan kullanılır.
Benzer sağlık yazıları
- Okul çocuklarında beslenme nasıl olmalı
- Beyin gelişiminde beslenmenin önemi nedir
- Çocuklarda okul fobisi nedir ve nasıl önlenir
- Anne babanın boşanması çocuğun psikolojisini nasıl etkiler
- Streptokok enfeksiyonlarının neden olduğu hastalıklar