Pilonidal sinüs – kıl dönmesi nedir?
Pilonidal sinüs veya halk dilinde kıl dönmesi, genellikle intergluteal bölgede (kalça yarığının üst kısmındaki deride) sıklıkla kıl içeren çukurluktur. İlk olarak Mayo tarafından tanımlanmıştır. Daha sonra Hodges Latince’deki pilus (kıl yatağı, yuvası) terimiyle ilintili olarak ”pilonidal” tanımını kullanmıştır.
Pilonidal sinüs – kıl dönmesi neden olur?
Pilonidal sinüs geçmişte konjenital (doğumsal) olduğu düşünülmüşse de, günümüzde edinsel bir hastalık olarak kabul görmektedir ve neden muhtemelen içe doğru büyüyen kıl parçalarıdır. Bu durumun ortaya çıkmasında lokal mikrotravma gibi faktörlerin katkısının olduğu öne sürülmektedir.
Pilonidal sinüs kadınlarda da görülebilmekle birlikte, özellikle erkeklerde ve 40 yaşın altında ve özellikle şoförlerde, askerlerde ve öğrencilerde daha sık görülmektedir.
Mesleği gereğince uzun süreli oturmak zorunda kalan kişilerde intergluteal sulkus veya diğer bir ifadeyle natal yarık sürekli havasız ve nemli kalmakta, bu bölgede negatif basınç oluşmakta ve kişi oturma şeklinde küçük değişiklikler yaptığında ya da şoförlerde olduğu gibi küçük sarsıntılara maruz kalarak kronik mikrotravma oluşmaktadır. Bu ortam ilk aşamada sulkustaki epidermis hücrelerinin dökülmesine, daha sonra bu bölgenin yumuşamasına ve sonuçta nemli atıkların kıl foliküllerinin ağızlarının tıkanmasına yol açar. Ağzı kapanan kıl foliküllerinin içinde mikro apse gelişmesi özellikle kişisel hijyenin kötü olması (kişi sık yıkanmıyorsa) kaçınılmaz olur.
Fazla kilolu olmak da pilonidal sinüs oluşumunda önemli bir etkendir.
Pilonidal sinüs – kıl dönmesi belirtileri
Pilonidal sinüs genellikle zararsız olmasına karşın enfeksiyon gelişebilir ve bu da tekrarlayan, ağrılı apselere neden olabilir. Hastaların çoğu bunu sivilce zanneder. Bu apselerin büyük bir kısmı kendiliğinden düzelirken, bir kısmı hastanın doktora başvurmasına neden olacak kadar belirgindir.
Pilonidal sinüs vücudun diğer kıvrım yerlerinde (örn. aksillada, inguinal bölgede, umbilukusta, boyunda ve hatta parmak aralarında da oluşabilir.
Pilonidal sinüs teşhisi ve pilonidal sinüs ile karışan hastalıklar
Pilonidal sinüs hastalığı, kişinin anlattıkları ve fizik muayenesi, hastalığın tipik özellikleri ile kolayca tanınabilir, ancak bazı durumlarda bu bölgedeki karışabilecek başka hastalıklardan ayırt edilmesi için rektal tuşe ve ponksiyon yöntemlerinden faydalanılabilir. Bazen de bilgisayarlı tomografi kullanılabilir.
Kıl dönmesi (pilonidal sinüs) ile karışabilen hastalıklar:
- Perianal fistüller
- Koksitis tüberküloza
- Sakrokoksigeal teratom
- Spina bifida
- Fronkül
- Postanal dermoid kist
- Pruritus ani.
Pilonidal sinüs – kıl dönmesi tedavisi
Pilonidal sinüs enfekte olmuş ise sinüs ve etrafındaki geniş bir alan cerrahi olarak çıkarılır. Ortaya çıkan yara genellikle alttaki deri katmanlarının yavaş iyileşmesine olanak sağlamak için açık bırakılabilir. Enfeksiyon tekrarlama özelliğine sahiptir ve bazen plastik cerrahiye ihtiyaç duyulabilir.
Ameliyat süresi pilonidal sinüs’ün büyüklüğü, uygulanan cerrahi teknik, tekrar etmiş bir olgu olup olmaması gibi faktörlere bağlı olarak değişebilir.
Pilonidal sinüs cerrahisi olarak günümüzde pek çok tanımlanmış operasyon türü vardır.
Pilonidal sinüs cerrahisinde uygulanan yöntemler:
- Fistulotomi ve küretaj
- Marsupializasyon
- Bascom operasyonu
- Eksizyon-primer kapama
- Flep yöntemi
- Z-plasti
- V-Y ilerletme flebi
- Rhomboid flap
- Gluteus maximus miyokutan flebi
- Primer kapama ve flep uygulamasından sonra dren kullanımı.
Pilonidal sinüs tedavisinde konservatif tedavi (cerrahi dışı tedavi) de uygulanabilir. En sık ameliyat dışı yöntem, kıl yuvası içine uygulanan ilaç tedavisidir. Bu yöntemde kıl yuvası ağzı genişletilir ve içerisi temizlenir ve tüm kıllar bir alet yardımıyla alınır. Bu işlemin ardından sağlıklı deri korunarak ilaç kıl yuvası ağzından içeri verilir. Ayrıca kıl yuvası koterizasyon yöntemiyle yakılarak, kriyoterapi yöntemiyle dondurarak da tedavi edilebilir. Gümüş nitrat uygulaması da diğer bir ameliyat dışı yöntemdir.
Hiç bir tedavi yöntemi nüksü kesin olarak engellememektedir.
Kıl dönmesi hastalığında nüks (tekrarlama) riskini arttıran faktörler nelerdir?
Pilonidal sinüs hastalığında nükse (tekrar etmeye) etkisi olan faktörler arasında kişinin o bölgedeki kıl oranı, derin natal oluk, operasyon sırasında sinüs dokusunun tam olarak çıkarılamaması, sütur hattında gerginlik olması, uzun süre oturmak, fazla kilolu olunması gibi etkenler sayılabilir.
Kronik pilonidal sinüs – kıl dönmesi hastalığı nedir?
Kronik pilonidal sinüs hastalığı, zaman zaman akut alevlenmelerle apseleşir. Bu apse drenaj uygulanarak sağaltılır. İyilik döneminden sonra atak tekrarlar. Bu hastalar da diğerlerinden farklı olarak birbirinden ayrı, düzensiz sinüs ağızları oluşur.
Pilonidal sinüs – kıl dönmesi komplikasyonları
Pilonidal sinüs hastalığının tedavisi yapılmadığında veya iyi tedavi yapılmadığında, hastayı yaşam boyu rahatsız edebilecek kronik bir hastalıktır. Hastalığın en sık komplikasyonu akut ve kronik enfeksiyonlardır. Akut şiddetlenmeler sırasında, oldukça ağrılı bir duruma sebep olabilecek bu hastalık, iş gücü kaybına neden olabilir. Özellikle apse geliştiğinde meydana gelen kötü kokulu pürülan akıntı, kişinin sosyal yaşamını olumsuz yönde etkiler ve bazı psikolojik problemlere yol açabilir. Zamanla yineleyen iltihabın şiddetlenmesi sonucu sinüs derinleşerek kemik dokuyu, koksiksi ve hatta sakrumu da infiltre edebilir ve etrafa bir kök gibi yayılabilir. Bazen anal kanala ve açılabilir ki, bu durumda komplet bir fistül meydana gelir.
Kıl dönmesi – pilonidal sinüs gelişimi önlenebilir mi?
Bu hastalıktan korunmanın en önemli yolu, yaşam şeklinde değişiklik yapmak ve kişisel hijyene özen göstermektir. Öncelikle kuyruk sokumu bölgesinin temizliği (terli ve nemli kalmaması) gibi durumlara dikkat etmek gerekir. Aynı pozisyonda uzun süre oturmamak ve kilo almaktan kaçınmak da korunmanın diğer yollarıdır.
Kıl dönmesi – pilonidal sinüs ameliyatından sonrası ve hastanın dikkat etmesi gereken durumlar
- Erken dönemde dren konulmuşsa genellikle 1-3. gün aralığında dren çekilir.
- Ameliyat alanı açık bırakılabilir.
- Dren çekildikten 48 saat gibi bir süre sonrasında duş alınabilir.
- Cerrahi işlemin uygulandığı bölgede ilk günlerde sarı-pembe renkte akıntı olabilir.
- Ameliyat bölgesinde şişlik, kızarıklık, sıcaklık hissi ve yeni gelişen ağrı olursa hastanın doktoru tarafından kontrolü gerekir (enfeksiyon riski olabileceği için).
- Ameliyat sonrası daha sonraki günlerde hasta uzun süre oturmamaya (2 saatten uzun aynı pozisyonda kalmamaya) ve uzun yol yürümemeye dikkat etmelidir.
- Birkaç ay tüy dökücü krem kullanmak, tedavi sonrası dönemde düzenli yıkanmak, düzenli iç çamaşırı değiştirmek, kuyruk sokumu bölgesinin kuru olmasına ve nemli kalmamasına dikkat etmek gibi önlemler de son derece önemlidir.
Benzer sağlık yazıları
- Kıl kökü iltihabı nedenleri ve tedavisi
- Apse nedir ve neden olur
- Anal fistül nedir ve neden olur
- Makatta kaşıntı neden olur
- Hemoroid nedenleri ve tedavisi