Ateşli silah yaralanmaları ve ilkyardım yöntemleri
Ateşli silah yaralanmaları acil servis başvurularında önemli bir yer tutmaktadır. Yaralanmanın tipine göre vücutta yara alan bölgeler değişiklik göstermektedir. Suisid girişimlerinde en sık yara alan bölge baş ve boyun bölgesi iken, diğer yaralanma olaylarında vücudun çeşitli bölgeleri yara alabilmektedir. Yaralanma anında oluşan yaranın boyutu ve ciddiyetinde birçok etken rol oynar.
Ateşli silah yaralanmaları nasıl oluşur?
Merminin yaralayıcı etkisi birçok etkene bağlıdır. Merminin hızı, kütlesi ve dengeli gidişi yaralama derecesini belirler. Ateşli silah yaralanmaları genellikle iki sınıfta değerlendirilir. Düşük hızlı (2000 ft/ saniyeden az) ve yüksek hızlı (2000 ft/saniyeden çok) şeklinde sınıflandırlır.
Ateşli silah yaralanmalarında derecelendirme
Enerji transfer kanuna göre merminin ne kadar hızla gittiğinin yaralanma etkisi üzerinde önemli yeri vardır. Fakat yaralanmanın ciddiyetini belirleyen sadece merminin hızı değil, merminin yapısal özellikleri, merminin dengeli gitmesi ve giriş profili, vücut içine girdikten sonra izlediği yol ve yaralanan dokunun biyolojik karakteri de yaralanmanın derecesi üzerinde etkilidir.
Düşük enerjili ateşli silah yaralanmaları : Mermi steril olmasa da düşük enerjili yaralanmaların geneli cerrahi bir operasyona ihtiyaç duyulmadan bölgesel yara bakım yöntemleri ve ayaktan takip ile tedavi edilebilir.
Yüksek enerjili ateşli silah yaralanmaları : Yüksek enerjili silah yaralanmalarında ise durum çok farklıdır. Bu tip yaralanmalara yumuşak doku kaybı da eşlik etmektedir. Bu tip yaralanmalar ağır karışık yaralanmalar olarak ta kabul edilebilir. Yaralanan dokunun tipi de merminin meydana getirdiği doku hasarı ile yakından ilişkilidir. Merminin gerçek kalibresinin yarattığı kalıcı kavite (kovuk) dışında merminin kütlesi, hızı ve parçalanma yeteneği ile değişen geçici kavite oluşumu oldukça önemlidir.
Bu kavite yüksek hızlı ve parçalanabilen mermide oldukça geniş olup bu bölgede ortaya çıkan yaralanma, ezilme tarzı bir yaralanmadır. İskelet kası gibi elastik dokulara göre, karaciğer gibi daha frajil dokuya sahip organlarda silah yaralanmalarının hasarı daha büyük olur. Yaralanmaya neden olan ajan ne olursa olsun tedavinin boyut ve tipini belirleyen etken yaralanan bölge ve dokuların özelliğidir.
Ateşli silah yaralanmalarına klinik yaklaşım
Ateşli silah yaralanmalrında klinik yaklaşımı yaralanan bölgenin yapısal özellikleri belirlese de, bu sebep ile hastaneye baş vuran hastalar çoklu travma hastası olarak kabul edilir. Bu tip yaralanmalarda önemli olan hastanın yaşam desteğini sağlamaktır.
Maksillofasiyal bölge yaralanmaları ve tedavileri
Suisid girişimine bağlı yaralanmalarda genellikle yaralanma bu bölgede oluşmaktadır. Maksillofasyal (baş ve boyun bölgesi) yaralanmalarının acil müdahalesinde öncelikle hava yolunun açıklığını sağlamak ve devamında kanamayı kontrol altına almak gerekir. Diğer önemli olan noktalar ise enfeksiyon oluşumun engellnemesi, hastanın sıvı dengesinin sağlanmasıdır.
Maksillofasiyal (baş ve boyun bölgesi) yaralanmalarının genelinde hava yolu açıklığının sağlanması ve ağızdan sıvı verme oldukça zordur. Bunun nedeni solunum ve sindirim yolu girişlerinde meydana gelen kısmi ya da tam tıkanmadır. Maksillofasiyal bölge yaralanmalarında hava yolunun tıkanmasına neden olan 4 farklı etken vardır.
Hava yolunun tıkanmasına neden olan 1’inci etken nedir? : Hava yolu tıkanmasına neden olan etkenler arasında birikmiş solunum yolu sekresyonları (balgam, kan ve benzeri gibi), kırılmış diş veya diş protezleri gibi etkenlerdir.
Hava yolunun tıkanmasına neden olan 2’inci etken nedir? : Dilin geriye gitmesi nedeni ile hava yolları tıkanabilir. Bu durum özellikle mandibula (alt çene kemiği) kırıklarında veya hastanın bilincini kaybetmesi sonucu oluşur ve ilerleme gösteren oksijen yetmezliği ile birlikte ölüme kadar gidebilir.
Hava yolunun tıkanmasına neden olan 3’üncü etken nedir? : Dil ve yumaşak dokularda gelişebilecek ödem nedeni ile tehlike yeratabilecek boyutlarda solunum tıkanmaları ortaya çıkabilir.
Hava yolunun tıkanmasına neden olan 4’üncü etken nedir? : Laringeal spazm hava yolunun tıkanmasına neden olabilir. Laringeal spazm temelde laringeal kasların refleks olarak kasılmasına bağlı nefes borusunun ağzının tıkanması olarak tanımlanabilir. Bu refleks, yutma için çok önemlidir ve yabancı cisimlerin trakeobronşiyal ağaca kaçmasını önleyen koruyucu bir reflekstir.
Yaralanmalarda hava yolunu açmak için ilkyardım
Solunum yolu tıkanmalarından (obstrüksiyonları) oksijen yetmezliğini önlemek için hiç zaman kaybetmemek gerekir. Öncelikle yaralı veya hasta yer çekimi ile drenajı pozisyona getirilmelidir. İlk önce ağız içinde biriken kan ve benzeri sekresyonları ve yabancı cisimleri görerek boşaltmak gerekir. Dilin geriye çekilmesine bağlı hava yolu tıkanmaları alt çene kemiğinin ya da dilin öne doğru çekilmesi ile önlenebilir.
Bu gibi durumlarda uygun bir hava yolu tıkanıklığını giderme yöntemi oldukça faydalıdır. Yapılan bu uygulamalar ile geçmeyen hava yolu tıkanmalarında hastanın gırtlak içine nefes alması için tüp sokulması işlemi (endotrakeal entübasyon işlemi) ya da nefes borusuna gırtlak seviyesinin altından dışarı delik açarak yeni bir nefes alma deliği elde etme işlemi (trakeostomi işlemi) yapılır.
Maksillofasiyal bölge yaralanmaları ve kanamalar
Maksillofasiyal bölge (baş ve boyun bölgesi) yaralanmalarında bölgenin damardan zengin yapısı ve kan akımının fazla olması bu bölge yaralanmalarında kanama ve şok riskini arttırır. Bu kanamalar bağlama (ligasyon) ya da kanı durdurma işlemi yapılana kadar parmak basısı ile kontrol altına alınabilir. Kanı durdurma işlemi kesinlikle körlemesine yapılmamalıdır. Yüz bölgesinin pek çok anatomik yapısı bu tür girişimlerden kötü etkilenebilir.
Kanama kontrolü için karotit arter bağlanması çok nadir olarak gereklidir. Özellikle maksilla kırıklarına bağlı olarak ortaya çıkan ve direkt durdurulamayan kanamalarda anjiyografi ve embolizasyon ile kanama kontrolü etkin bir şekilde sağlanabilir. Hatırda tutulması gereken bir başka nokta bu tip kanamaların kemik redüksiyonu sonrası genellikle durmaya meyilli oluşudur.
Maksillofasiyal bölge yaralanmaları tedavi yöntemleri
Maksillofasiyal bölge (baş ve boyun bölgesi) yaralanmaları bakteri bulaşması bakımından daha büyük risk taşımaktadır. Enfeksiyon oluşmasını önlemek için ağız hijyeninin sağlanması ve antibiyotik kullanımı önemlidir. Geniş ağız içi yaralarda erken ameliyat sonrası dönemde nazogastrik tüp yerleştirme yöntemi uygulanabilir. Bu bölge yaralanmalarında genellikle en uygun antibiyotik grubu penisilin grubu antibiyotiklerdir. Penisilin alerjisi olanlarda ise diğer uygun bir antibiyotik alternatiftir.
Maksillofasiyal bölge yaralanmalarında yara bakımı : Var olan açık yaralarda pansuman için en uygun yöntemlerden biri ıslak pansumandır. Hastanın ilk olarak kapatılmış cilt ya da ağız içi yaralarında ıslak pansumanın uygun bir şekilde uygulanması ile doğru yara bakımı sağlanmış olur.
Maksillofasiyal bölge yaralanmalarında ağız bakımı : Bu tip yaralanmalarda ağız içi yara oluşumu oldukça sık görülür. Bu yaralanma alınan travmadan ya da tedaviler sırasında yapılan operasyonlar nedeni ile oluşur. Ağız içinin bakteriyel bulaşma olasılığı yarada enfeksiyon riskini arttırır. Bu nedenle açık yaralarda ya da yapılan operasyonlara bağlı yaralarda ağız içinin bakteri içeriğini kontrol altında tutmak için antiseptik solüsyonlar ile gargara yapılması önerilir. Ayrıca dudaklarda oluşacak çatlamalar ve ödem nedeni ile oluşacak yaralanmalarda dudak bakım kremleri veya nemlendirici kremler kullanılır. Hastanın dişleri de yumuşak fırça ile temiz tutulmalıdır.
Maksillofasiyal bölge yaralanmalarında göz bakımı : Hastanın yaralanmaya eşlik eden kırıkları var ya da göz çukuru yaralanmalarına bağlı ödem oluşması nedeni ile akıntılar artış gösterir. Bu nedenle uygun antibiyotikli damlalar pomadlar ile göz bakımı yapılır. Bu sayede gelişebilecek enfeksiyonlar kontrol altına alınır.
Maksillofasiyal bölge yaralanmalarında nefes borusu tüpü (trakeostomi) bakımı : Maksillofasiyal ateşli silah yaralanmaları sonucu trakeostomi sık uygulanan bir işlemdir. Trakeostomi kanülünün bakımı hem yara enfeksiyonun hemde akciğer enfeksiyonlarının kontrolünde büyük önem taşımaktadır. Nefes borusuna takılan bu plastik kanül (nefes borusu tüpü) 48 saatten fazla kalacak ise kanülün gümüş kanül ile değiştirilmesi uygun görülür. Nefes alma tüpünün (kanülün) düzenli aralıklar ile kaynatılması ve kanül fırçası ile içinin temizlenmesi gereklidir. Uzun süre temizlenmeyen kanüllerde bakteri üremesi ve mukozadan gelen sekresyon nedeni ile kanülün daralması söz konusu olabilir.
Maksillofasiyal bölge yaralanmalarında hava yolunun devamlılığı : Özellikle intermaksiller tespit uygulanmış ameliyat sonrası hastalarda hava yolu açıklığını bozabilecek ve ani tıkanma yaratabilecek etkenlerin farkında olunması önemlidir. Özellikle hastanın kusmasına bağlı bağlı bu tip hava yolu tıkanmaları oluşabilir. Bu nedenle intermaksiller tespit uygulanmış hastaların yanında intermaksiller tespiti gerek duyulduğunda açabilecek tel makasları ve aletler bulundurulmalıdır.
Düşük hızlı ateşli silah yaralanmalarında tedavi : Düşük hızlı mermilerin neden olduğu yaralanmalar da diğer yaralanmalar gibi tedavi edilir. Hafif ölü doku temizliği sonrası uygun kemik tespiti ve yumuşak doku tamiri ile birlikte uygun profilaktik antibiyotik kullanımı sonuçlar üzerinde olumlu etki yapmaktadır. Sivil ateşli silah yaralanmaları sıklıkla düşük hızlı mermiler ile meydana geldiğinden bu yaralanmalarda ilk yapılan tamirin sonuçları olumludur.
Kas ve iskelet sistemi ateşli silah yaralanmaları
Ekstremite ateşli silah yaralanmaları oldukça sık karşılaşılan acil durumlardan birisidir. Kas iskelet sistemi ateşli silah yaralanmalarında düşük enerjili ile yüksek enerjili yaralanmalarının yarattığı etki farklı olur ve yaralanmalarda tedaviler de farklılık gösterir.
Düşük enerjili kas ve iskelet sistemi ateşli silah yaralanmaları : Düşük enerjili ateşli silah yaralanmaları uygun bölgesel yara bakım yöntemleri ile ayaktan tedavi edilebilir. Yaralanmanın tipik bulgusu olabilecek kemik kırıklarına ve yaralanan bölgenin özelliğine göre kapalı kırık gibi tedavi uygulanabilir. Eskiden ateşli silah yaralanmalarının tamamında ölü dokuların çıkarılması önerilir iken, son yıllarda yapılan çalışmalarda sivil toplum düşük enerjili ateşli silah yaralanmalarında ölü kemik dokularını çıkartmadan sadece yara bakımı ile komplikasyon oluşmadan iyileşme sağlandığına dair bilgiler vardır.
Yüksek enerjili kas ve iskelet sistemi ateşli silah yaralanmaları : Yüksek enerjili ateşli silah yaralanmalarında durum biraz daha farklıdır. Bu tip yaralanmalara genellikle doku kaybı eşlik eder ve yaralanmanın ezilme komponenti daha fazladır. Buna uygun olarak uygun irrigasyon ve geniş debritman yapılır.
Yaralanmaya kemik kırıkları eşlik ediyor ise açık kırık tedavi yöntemleri uygulanır. Kırıklara eşlik eden vasküler (damar sistemi) yaralanmaları kırıklar tespit edildikten sonra hemen onarılır. Kırık kemiklerin çıkarılması sonucu yara genellikle açık bırakılır ve açık yara bakım yöntemleri uygulanır. 48 saat aralıklar ile yaranın cerrahi olarak tekrar kontrolü yapılır ve yeniden oluşan ölü dokular temizlenir. Ölü dokular temizlendikten sonra kapatıcı ve onarıcı cerrahi yöntemlerinden uygun olan yöntem uygulanır.
Bu süreç içinde yara bakımında amaç, yaranın iyileşmesi için en uygun ortamın sağlanması ve hastanın hayatını tehdit edebilecek enfeksiyon gelişiminin önlenmesidir. Bu tip yaralarda drenajı ve temizliği sağlamak için ıslak pansuman yapılması ve belli aralıklar ile ölü doku temizlikleri önemlidir. Dikkat edilmesi gereken nokta, kavitenin (kurşun kovuğunun), özellikle erken dönemde, yara kenarlarında bası yapacak şekilde doldurulmasıdır. Bu tür bir yanlış kan akımı bozulmuş dokularda yetersiz kanlanma gibi bir duruma yol açar.
Silahlı yaralanmalarda toraks ve abdomen yaralanması
Hayati organları barındıran bu boşluk yaralanmalarında önemli olan ilk nokta ileri travma yaşam desteğinin sağlanması ve hastanın bir an önce operasyona hazırlanmasıdır. Yüksek enerjili ve doku kaybı olan yaralanmalarda yaranın ıslak pansuman ile kapatılması ve hemen ilgili uzmana haber verilmesi ve bu arada hastanın solunum ve dolaşım desteğinin sağlanması gereklidir. Özellikle etken ne olursa olsun batın penetran yaralanmalarında laparotomi ya da laparoskopi genellikle uygulanan bir işlemdir.
Yaralanmalar ile ilgili benzer sağlık yazıları
- Körlük neden olur
- Yanıklar ve tedavileri
- Kırık, çıkık ve burkulmalar neden olur
- Boyun kırıkları neden olur