Ağrılar ve Tedavileri

Ağrı Nedir? Ağrı Neden Olur? Ağrı Tedavisi (Algoloji)

Ağrı (pain) : Latince'de poena (ceza-intikam-işkence) sözcüğünden gelmiştir ve tanımı oldukça zordur. Uluslararası Ağrı Araştırma Teşkilatı (IASP) ağrıyı, vücudun herhangi bir bölgesinden kaynaklanan, gerçek veya olası bir doku hasarı ile birlikte görülen, hastanın geçmişte yaşamış olduğu deneyimler ile ilgili, duyulara ait ya da strese bağlı oldukça zor bir duygu olarak tanımlamaktadır. Ağrı duyusu beden fonksiyonlarının düzeltilmesi için bir alarm işareti gibi görev yapar.

Ağrı tipleri ve ağrıya neden olan faktörler

Ağrı (pain) : Latince’de poena (ceza-intikam-işkence) sözcüğünden gelmiştir ve tanımı oldukça zordur. Uluslararası Ağrı Araştırma Teşkilatı (IASP) ağrıyı, vücudun herhangi bir bölgesinden kaynaklanan, gerçek veya olası bir doku hasarı ile birlikte görülen, hastanın geçmişte yaşamış olduğu deneyimler ile ilgili, duyulara ait ya da strese bağlı oldukça zor bir duygu olarak tanımlamaktadır. Ağrı duyusu beden fonksiyonlarının düzeltilmesi için bir alarm işareti gibi görev yapar.

Geçmişte sadece çeşitli hastalıkların bulgusu olarak kabul gören ağrı, özellikle kronik ağrı günümüzde başlı başına bir hastalık ve sendrom olarak tanımlanmaktadır. Ağrı sadece hasta tarafından hissedilen bir duygudur. Ağrı her kişide farklılık gösterebileceği gibi bulunulan çevre ve koşullar da, ağrıya yanıtı değiştirebilir. Ağrı, kişiden kişiye farklılık gösterdiği için tedavisi de değerlendirilmesi de oldukça zordur. Bu nedenle hastanın belirttiği ağrının şiddetine inanmak önemlidir.

Ağrı tipleri veya sınıflandırılması

Ağrının kişiye özel bir duygu olması, bireyler ve yaşanılan ortam açısından yüksek oranda farklılıklar göstermesi, standart bir sınıflama yapılmasını olanaksız duruma getirmektedir. Ağrıyı değişik parametrelere göre sınıflamak mümkündür.

Birincisi : Fizyolojik kliniğe göre değerlendirilir.

İkincisi : Ağrının süresine göre (akut ya da kronik) olarak değerlendirilir.

Üçüncüsü : Kaynaklandığı bölgeye göre (somatik, visseral, sempatik) olarak değerlendirilir.


Dördüncüsü : Mekanizmalarına göre (nosiseptif, nöropatik, deaferantasyon, reaktif, psikosomatik), olarak değerlendirilir.

Akut ağrı : Genellikle ani başlayan şiddetli ağrılardır. Akut ağrı nedene bağlı olarak çoğunlukla dindirilebilir karakterde olduğu gibi, doku iyileşmesi ile birlikte yavaş yavaş tamamen geçen ağrı tipidir. Akut ağrı, bir iğne batması, travmatik ekstremite yaralanması, kırık ve ameliyat sonrası hissedilen ağrı).

Kronik ağrı : Altı aydan çok süren ağrı tipidir. Kişinin yaşamı süresince tekrarlamalar ile kendini gösteren ağrılardır. Migren, kanser, yanık, kas ağrıları, eklem ağrıları, baş ağrıları, sinirsel ağrılar, psikolojik ağrılar, bazı metabolik ve nöropatik nedenlere bağlı kronik hastalıkların verdiği ağrılar gibi. Kronik ağrının neden olduğu zararlardan biride hastanın yaşam kalitesinin düşmesidir.

Ağrı belirtileri

Ağrı belirtileri

Ağrı belirtileri

Ağrı olayı ağrının duyulması, algılanması ve ağrıya yanıt unsurlarını içerir. Genellikle ağrının kaba şekilde algılanması uyarı hipotalamusa geldiğinde, tam olarak algılanması ise parietal kortekse ulaştığında olur.

Hastanın ağrıya yanıtı çoğunlukla konuşma, sızlanma, yüzünü buruşturma, Ağrıyan bölgenin uyarandan uzaklaştırılması, kıvranma, belli pozisyonlara girmesi, şekilden şekile girmesi, ağlaması, bağırması gibi belirtiler kişinin ağrı çektiğini gösteren belirtilerdir.

Ağrının tarihçesi

İnsanlık tarihi kadar eski olan ağrı ve tedavi yöntemleri günümüz koşullarına kadar birçok evreden geçmiştir.

Çinliler : M.Ö 2600’lü yıllarda akupunktur tedavisi ile ağrı tedavisini tanımlamışlardır.

Asurlar ve Babiller : M.Ö 2000’li yıllarda haşhaş bitkisindeki afyon alkaloidlerinin ağrıyı giderdiğini bilmekteydiler.

Serturner : 1806 yılında opium alkaloidlerinden morfin’i izole etmiştir.


Horece Wels adlı bir diş hekimi : 1844’de azot protoksit koklayarak bir dişini ağrı hissetmeden çektirmiştir.

Cari Koller : 1884’de kokaini göze damlatarak ilk lokal anestezi yöntemini gerçekleştirmiştir.

Kelle : 1948’de ilk ağrı çizelgesini önermiştir.

Melzack ve Wail : 1965’de halen önemini koruyan ve ağrı mekanizmasını açıklayan kapı kontrol teorisini yayınlamışlardır.

Pret ve Snyder : 1973’de ilk kez opioid reseptörlerini göstermişlerdir.

İlk Dünya Ağrı Kongresi : 1975’de Floransa’da toplanmıştır.

Behar ve Arkadaşları : 1979’da epidural morfin kullanımını başlatmışlardır.

Ağrıya neden olan hastalıklar ve etkenler

Ağrı nedeni ile doktora baş vuran hastalarda en sık görülen ağrılar, bel ağrısı, bacak ağrısı, boyun ağrısı, baş ağrısı, karın ağrısı, sırt ağrısı, omuz ve kol ağrıları, yüz ağrıları-nevraljiler, damar tıkanıklığına bağlı ağrılar, kanser ağrıları, nedeni belirlenemeyen ağrılar nedeni ile hastaneye ve acil servislere baş vururlar.

Ağrıların bazıları metabolik hastalıklara bağlı, sistemik hastalıklara bağlı, nöropatik hastalıklara bağlı, kazalara ve travmalara bağlı ağrı, geçirilen operasyonlara bağlı ağrı, yaralanmalara bağlı ağrı, fıtıklara bağlı ağrı, kireçlenmelere bağlı ağrı, romatizmal hastalıklara bağlı ağrı, psikolojik sorunlara bağlı ağrı, enfeksiyonlara bağlı ağrı, virüslere bağlı ağrı, diş çürüklerine, iltihaplarına ve çekilmesine bağlı ağrı, sinir sistemine bağlı ağrı, kemik hastalıklarına bağlı ağrı, kas problemlerine bağlı ağrı, yanıklara bağlı ağrı, organlarda bulunan yabancı maddelere (böbrek taşı, safra taşı, idrar yolları taşları ve yabancı cisimler gibi) bağlı ağrılar, cilt hastalıklarına bağlı ağrılar ve hamilelik, doğum, çocuklarda büyüme, yaşlılarda yaşlanma gibi doğal süreçlere bağlı ağrılardır.

Ağrı kontrolünde ve tedavisinde uygulanan yöntemler

Ağrı tedavileri

Ağrı tedavileri

Ağrı tedavisinde non farmakolojik yöntemler ve farmakolojik yöntemler kullanılır.

Ağrı tedavisinde non farmakolojik yöntemler : Masaj tedavisi, sıcak-soğuk uygulama tedavisi, gevşeme teknikleri, hayal kurma yöntemleri, hastanın dikkatini dağıtma yöntemi, solunum egzersizleri, müzik ile tedavi, biofeedback yöntemi, akupunktur tedavisi, maditasyon tedavisi gibi ilaçsız, ameliyatsız tedavi yöntemleri uygulanır.


Ağrı tedavisinde farmakolojik tedavi yöntemleri :Doğum veya başka bir neden ile ameliyat olması gereken kişileri en fazla korkutan, operasyon sonrası erken dönemde yaşayacakları ağrıdır. Genellikle operasyonun ilk günlerinde hissedilen ağrı zaman geçtikçe geçer. Doktorlar operasyon sonrası hissedilen ağrılar için kas içerisine verilen enjeksiyon şeklindeki ağrı kesici ilaçları tercih ederler. Bazı analjezikler hastaya takılmış olan serum yolu ile direkt intravenöz olarak verilir. Ağrı kontrolünde başarı elde edilmesinde doktorun, hemşirenin ve hastanın rolleri önemlidir.

Ağrı kontrolünde kullanılan farmakolojik ajanlar :Zayıf analjezikler, non-opioidler, nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar, güçlü analjezikler, opioidler, adjuvan analjezikler kullanılır.

Ağrı kontrolünde farmakolojik yöntemlerin kullanım kuralları :İlaçlar doktor tarafından

Ağrı tedavisi

Ağrı tedavisi

belirlenmiş olarak kullanılmalıdır. İlacın dozu hastanın gereksinimine göre düzenlenmelidir. İlacın etkisi değerlendirilmeli ve yan etkileri izlenmelidir. Analjezik dozu hastanın şikayetine göre ayarlanmalıdır. İlacın verilme şekli hastaya uygun olmalıdır. Hastanın ayağa kaldırılması ve pansuman gibi ağrılı aktivite ve işlemlerde analjezik etkinliği sağlanacak şekilde uygulanması planlanmalı ve uygulamalar arasında hastanın istirahat dönemleri sağlanmalıdır. Ağrı konusunda hastanın soru sormasına ve düşüncelerini ifade etmesine izin verilmelidir.


Ağrı tedavisinde girişimsel yöntemler :Girişimsel yöntemler operasyonsuz riskleri minimum olan, genellikle iğne ya da iğne benzeri elektrotlar ile uygulanan ve genellikle de herhangi bir kesi yapılmadan gerçekleştirilen işlemlerdir. Girişimsel ağrı tedavisi, ameliyathane koşullarında, steril şartlara tam olarak uyularak ve tek kullanımlık malzemeler ile gerçekleştirilir.

Bu yöntemler, radyofrekans termokoagülasyon yöntemi, epidural ve transforaminal enjeksiyon yöntemi, epidural lizis yöntem, nörolotik blok yöntemi, sempatik blok yöntemi, morfin pompaları, tetik nokta enjeksiyonu, spinal kord stimülasyonu, vertebroblasti, nükleoplasti gibi girişimsel tedavi yöntemleri ağrı tedavisinde uygulanan yöntemlerdir.

Bel ağrısıBaş ağrısıBoyun ağrısıGöz ağrısıYüz ağrısıOmuz ağrısı

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Popüler Konular

Üste Git